Bir iş yerinde olmazsa olmazlardan biri de çalışanlar arasındaki iş birliğidir. Etkili bir takım çalışması işin ilerleyişinde ve verimin artmasında büyük önem taşır. İş yerinde etkili bir takım oluşturmak, başarıya giden yolda kritik bir faktördür. Bu sayede hem çalışan memnuniyeti artırılabilir hem de iş performansı yükseltilebilir. İş yerinde etkili bir takım çalışması oluşturabilmek için nelere dikkat edilmesi gerektiğini sıralayacak olursak:1. Açık İletişimİletişim, her başarılı takımın temelidir. Takım üyeleri arasında açık, dürüst ve etkili iletişim, güveni artırır ve fikir alışverişini kolaylaştırır. Toplantılar düzenleyerek ve düzenli iletişim kanalları oluşturarak, takım üyelerini birbirine daha yakınlaştırabilirsiniz.2.Rollerin Belirlenmesi ve DağıtılmasıHer takım üyesinin güçlü yönleri vardır. Bu güçlü yönleri tanımak ve bu doğrultuda rolleri belirlemek, herkesin en iyi performansını sergilemesine olanak tanır. Ekip üyelerinin sorumluluklarını paylaşması, iş yükünü dengeler ve motivasyonu artırır. Takım lideri, ekibi yönetme ve motive etme konusunda önemli bir rol oynar. Güçlü liderlik, takım üyelerini bir araya getirir ve hedeflere odaklanmalarını sağlar.3. Hedef BelirlemeTakımın ortak hedeflere odaklanması, enerjinin doğru yönlendirilmesini sağlar. Hedefler net, ölçülebilir ve ulaşılabilir olmalıdır. Takım üyeleri, ortak hedeflere ulaşmak için birlikte çalışma motivasyonunu bulmalıdır.4. Çatışmaları Yönetme YeteneğiHer takımda çatışmalar kaçınılmazdır. Ancak önemli olan bu çatışmaları yönetme ve çözme becerisidir. Ekip üyelerinin farklı bakış açılarına saygı göstermeleri ve çatışmaları olumlu bir şekilde ele almaları, takımın güçlenmesine katkı sağlar.5. Takım İçi Eğitim ve GelişimEkip üyelerinin sürekli olarak gelişim fırsatlarına erişimi olmalıdır. Eğitim programları ve mentorluk, takım üyelerinin becerilerini artırmalarına ve işlerini daha etkili bir şekilde yapmalarına yardımcı olabilir.6. Güven ve SaygıGüven, takım üyeleri arasında temel bir unsur olmalıdır. Herkesin birbirine güven duyması, sorunları açıkça konuşabilmesi ve fikirlerini özgürce paylaşabilmesi önemlidir.İş yerinde etkili bir takım oluşturmak, sadece iş performansını artırmakla kalmaz, aynı zamanda çalışan memnuniyetini ve motivasyonunu da artırır. İletişimden rol dağılımına, hedef odaklı çalışmaktan çatışma yönetimine kadar, bu stratejileri uygulayarak takımınızı başarıya taşıyabilirsiniz. Unutmayın ki, başarılı bir takımın temeli, birlikte çalışma yeteneği ve karşılıklı anlayış üzerine kuruludur. Devamı...
Bir iş yerinde, şirketlerin başarısında ve çalışanların gelişiminde geri bildirimin rolü büyüktür. Çalışanların performanslarını iyileştirmelerinde ve motivasyon kazanmalarında yapıcı bir geri bildirimin önemi şüphesiz oldukça fazladır. Doğru bir biçimde verilen geri bildirim iş ortamındaki iletişimi ve güveni de arttıracaktır. Bu şekilde çalışanların iş konusundaki verimliliklerini de arttırmaya yönelik bir yöntem olduğunu söylemek yerinde olacaktır.Geri bildirim performans arttırma ve motivasyon açısından oldukça etkili bir yöntemdir fakat uygulama sırasında dikkat edilmesi gereken noktalar vardır aksi durumda olumsuz sonuçlar doğurabilir. Etkili ve yapıcı bir geri bildirim için; geri bildirim verenin dürüst ve şeffaf olması gerekir. Çalışana iyileştirmeye yönelik öneriler sunulmalıdır. Yapılan işe ve olaya odaklanılmalı çalışanın kişiliğinden uzak durulmalıdır. Ayrıca düzenli aralıklarla verilen geri bildirimler de gelişimin fark edilmesi açısından etkili olacaktır. Geri bildirim vermek kadar geri bildirimi almak ve işlemek de önemlidir. Çalışanlar geri bildirim almaya açık olmalı verilen bildirimleri kabul etmelidir. Gelişimine odaklanmalı, geri bildirimleri değerlendirerek bunları eyleme dökmelidir.Geri bildirim vermeyi ve almayı iş yerinde etkili biçimde kullanarak kurum kültürünün bir parçası haline getirmek iş yerinde inovasyonu teşvik etmeye, iletişimi güçlendirmeye, ekip ruhunu arttırmaya yardımcı olur.Çalışanlara geri bildirim vermenin, iş dünyasında önemli bir yere sahip olduğunu anlamak, şirketlerin ve çalışanların gelişimi açısından kritik bir öneme sahiptir. Doğru geri bildirim verme ve alış alışkanlığını benimsemek, şirketlerin başarısını ve çalışanların memnuniyetini artırabilir. Devamı...
Yaşam yolculuğunda vermemiz gereken en önemli kararlardan biri de hangi mesleği yapacağımıza yönelik vereceğimiz karardır. Bu kararı alırken ilgilerimizi, yeteneklerimizi ve değerlerimizi dikkate almak oldukça mühimken bu meslek için harcayacağımız zamanı ve yapacağımız yatırımı da göz önüne alırsak piyasada kolay istihdam sağlaması ve tatmin edici ücretler kazandırması da meslek tercihinde oldukça önemli kriterler arasında olmalıdır. Bu blog yazımızda sizler için Türkiye’deki istihdam ve kazanç verilerinde önde olan meslekleri derledik.TÜİK verilerine göre Türkiye’de kayıtlı olan en yüksek istihdam oranına sahip lisans bölümü %96’lık oran ile Özel Eğitim Öğretmenliğidir. Onu %94,3 oranı ile Tıp bölümü takip etmekte, %91,3’lük istihdam oranı ile Elektrik Öğretmenliği üçüncü, Elektronik Öğretmenliği %90,6’lık oranı ile dördüncü sırada yer alıyorken %90,1 oranı ile Otomotiv Öğretmenliği beşinci sırayı kapmıştır.İlk işe yerleşme oranının en yüksek olduğu lisans bölümü ise 2,4 ay ile Dil ve Konuşma Terapistliği olmuştur. Onu 4,0 ile Özel Eğitim Öğretmenliği izlemektedir. 4,2 ay ile Tıp üçüncü sırada, 6,0 ile Eczacılık dördüncü, 6,8 ay ile Ebelik ise beşinci sırada yer almaktadır.Üniversite tercih listelerinde oldukça popüler olan Pilotaj bölümü bu popülerliğin hakkını vererek en yüksek kazanç ortalamasına sahip lisans bölümü olma başarısını elinde bulundurmaktadır. Aylık ortalama kazanç verileri incelendiğinde en yüksek kazanca sahip beş bölüm sırası ise şu şekildedir; Pilotaj, Uçak Mühendisliği, Matematik Mühendisliği, Havacılık Elektrik ve Elektroniği, Uçak Bakım ve Onarımıdır. Bu verilere bakıldığında istikbalin gerçekten de göklerde olduğu görülmektedir. *Bu bilgiler 2022 TÜİK yüksek öğretim istihdam verileri referans alınarak derlenmiştir. Daha ayrıntılı bilgi almak için TÜİK resmi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. Devamı...
Sosyal, aile ve iş hayatında proaktif olmanın başarıyı beraberinde getireceğini biliyoruz fakat nasıl proaktif olacağımızı ve proaktif ve reaktif davranışlarımızın neler olduğu konusunu netleştirmekte fayda olabilir. O halde şuradan başlamakta fayda var ‘Proaktif Olmak ve Reaktif Olmak’ ne demektir… Proaktif olmak ile ilgili günümüze kadar birçok tanımlama yapılmıştır, özellikle çalışma hayatımızı etkilen yönünden bahsetmek gerekirse kısaca “olaylardan etkilenmek değil olayları etkimek” anlamına gelmektedir. Yani burada proaktifliğin her yönü ile şunun altını çizmek istiyoruz; Proaktif tutum sergileyen bir kişi olayların gelişimlerini takip eder ve sonraki adımları öngörür, olumsuz durumlarda olumsuzluk ile başa çıkmak için adımlar atar, bahanelere sığınmaz, geri bildirime önem verir ve inisiyatif alır. Çoğu zaman harekete geçmesi için direktif almasına gerek yoktur çünkü kendisinin ve sorumluluklarının bilincindedir. Zaten kelime anlamı olarak da incelediğimizde oluşturan iki kelimenin -pro (önde giden) – aktive(aktif) birleşerek tanımını desteklediğini söyleyebiliriz. Reaktif ise, proaktifin tam tersidir ve olaylar geliştikten sonra harekete geçen kişilerin özelliğidir. Bu kişiler gerekmedikçe inisiyatif almaktan kaçar, talimat bekler, aksiyon almak için başkalarını dinler ve bu sebeple hemen hemen yaptığı her iş için kendisini savunmak zorunda kalır. Peki proaktif olmak bir kişilik özelliği midir? Evet! Sosyal ve aile çevresinde birbirimizi tanımladığımız bir özellik olmasa da çalışma hayatında özellikle değerlendirme, terfi, işe alım ve mülakat süreçlerinde diğer bazı kişisel özelliklere göre daha üst sıralarda kendisine yer bulan önemli ve dikkat çekici bir özellik diyebiliriz. Peki bu kadar önemli ise biraz da proaktif kişilerin genel özelliklerine değinelim; • Çözüm odaklı ve destek gönüllüsü oldukları için iş yerinde sevilen kişilerdir • Kendisine zaman ayırır ve kendisini geliştirmek için çaba sarf ederler • Risk analizleri yaparlar • Katılımcıdırlar • İş ve sosyal hayatta insanlar bu kişilere güvenir • İnisiyatif alma ve harekete geçme yönleri geliştiği için yönetici pozisyonlarına adaydırlar • Duygular, koşullar ve imkanlara dayalı tepkiler vermek yerine prensiplerine ve değerlerine uygun davranırlar sergilerler • Harekete geçmeden önce aksiyon planı oluşturur, bilgi toplarlar • Analiz eder ve yaptıkları analiz üzerinde detaylı düşünürler • Oluşabilecek sorunları önceden ön görebilirler ve bu sorunlar için çözüm planını yedekte tutarlar • Olaylar öncesinde yaşanan problemlere anlık müdahalelerde bulunurlar ve harekete geçmek için gecikmezler Bir de proaktif bir kişiden duyması kuvvetle muhtemel cümle örnekleri paylaşalım; • Durumu kontrol edebilirim • Yaparım, yapacağım, yaparız • … şekilde karar verdim • …durumda neler yapabiliriz, seçeneklerimiz neler? • Elbet çözümü vardır • Bu işin sorumluluğu bende İş yaşamınızda farkındalığı yüksek davranışlar sergilemek, görünür olmak ve proaktif yönünüzü gösterebilmek için kişilik özellikleri olarak tanımladığımız kısmın dışında belli bazı davranışları sergileyebilirsiniz. Bunlar; • Ulaşılabilir olmak • İş planı ve zaman çizelgesi oluşturmak • Hedefler koymak, takipçi olmak • Aktif olarak katılmak • Kişisel ve ekip verimliliği için stratejiler geliştirmek • Geri bildirimlere önem vermek ve aksiyon almak • Görev ve sorumlulukların bilincinde hareket etmek • Çözüm odaklı olmak, şikâyet ve bahanelere sığınmamak Önemli bir nokta var ki hiç kimse %100 proaktif değildir. Birçok kişisel özelliği sonradan ediniriz ve bazılarını geliştirir bazılarını ise köreltiriz. Bu sebeple hangi yönünüzü geliştirip hangi yönünüzü körelteceğinizin tamamen sizin elinizde olduğunu unutmamanız gerekir. Bu yazımızda değindiğimiz ‘proaktif olma’ nın başarıya giden yolda önemli adımlar içerdiğini açıkça söyleyebiliriz. Bir işe alımcıdan dip notla yazımızı sonlandıralım; Proaktif yönünüze güveniyorsanız iş görüşmelerinizde dile getirmekten çekinmeyin, hatta var ise etkilediğiniz olayları, aldığınız aksiyonları, sunduğunuz çözümleri ve tabi sonuçlarını çok uzun olmayacak şekilde mülakatçınız ile paylaşın. Proaktif olmanın herhangi bir meslek grubuna veya sektöre bağlı olmadığını ve hatta günlük yaşantınızdan da örnekler kullanabileceğinizi unutmayın. Devamı...
İnsan kaynakları (İK) departmanları, bir organizasyonun en değerli kaynağı olan çalışanları, yönetme ve geliştirme sorumluluğunu üstlenirler. Başarılı bir İK profesyoneli olmak için pek çok önemli nitelik ve yetenek gereklidir. Bu nitelik ve yeteneklerden başlıcalarına yazımızda yer verdik.1. İletişim Becerileri:İK profesyonelleri, çalışanlarla ve yöneticilerle etkili iletişim kurabilme yeteneğine sahip olmalıdır. İyi bir dinleyici olmalı, açık ve anlaşılır bir şekilde iletişim kurmalı ve ihtiyaçları anlayarak sorunları çözmelidirler. Hem yazılı hem de sözlü iletişim yetenekleri, işe alım süreçleri, işyeri ilişkileri ve eğitim gibi alanlarda etkili iletişim için gereklidir.2. İnsan İlişkileri Yeteneği:İK profesyonelleri, işyerindeki farklı kişilerle etkili bir şekilde ilişki kurmalıdır. Çalışanlar, yöneticiler ve diğer paydaşlarla iyi ilişkiler sürdürmek için büyük öneme sahiptir. İK profesyonelleri, çalışanların duygusal ve profesyonel ihtiyaçlarını anlayarak empati yapabilmelidirler. Bu, çalışanların daha mutlu ve verimli olmalarına yardımcı olur.3. İK Yasal Bilgisi:İK departmanları, iş yasaları, işçi hakları ve iş sözleşmeleri gibi konularda güçlü bir bilgiye sahip olmalıdır. İş kanunlarına hakim olmak, organizasyonun yasal gerekliliklere uygunluğunu sağlamak açısından çok önemlidir.4. Problem Çözme Yeteneği:İK profesyonelleri, işyerindeki sorunları tanımlama ve çözme becerisine sahip olmalıdır. Çalışan anlaşmazlıkları, performans sorunları ve diğer zorluklarla başa çıkma yeteneği önemlidir.5. Stratejik Düşünme:İK profesyonelleri, organizasyonun genel hedefleriyle uyumlu İK stratejileri geliştirmeli ve uygulamalıdır. İK politikaları ve uygulamaları, şirketin büyüme ve başarı hedeflerini desteklemelidir. İK profesyonelleri, iş stratejilerini desteklemek için insan kaynakları stratejileri geliştirmelidir. İşin genel hedeflerine katkı sağlamak için stratejik düşünme yeteneği kritiktir.6. Teknoloji Yetkinliği:Günümüzün İK profesyonelleri, insan kaynakları yönetimi yazılımları ve diğer teknolojik araçları etkili bir şekilde kullanabilmelidirler. Bu, veri analizi, işe alım süreçlerinin yönetimi ve performans yönetimi için önemlidir.7. Öğrenmeye Açıklık:İK alanı sürekli değişiyor ve gelişiyor. Başarılı İK profesyonelleri, yeni trendlere ve en iyi uygulamalara ayak uydurmak için öğrenmeye ve kendilerini sürekli olarak geliştirmeye açık olmalıdır.Bu temel nitelikler, bir İnsan Kaynakları profesyonelinin başarılı olması için önemlidir. Her bir nitelik, İK departmanının işleyişini ve işyeri kültürünü iyileştirmeye katkı sağlayabilir. Bu özellikleri geliştirmek ve bu becerileri güçlendirmek, İK profesyonellerinin kariyerlerini ilerletmelerine yardımcı olabilir. Devamı...
Merhaba,Biz Bikem ve Ayberk. İzmir Demokrasi Üniversitesi İnsan Kaynakları ve Yönetimi bölümü öğrencileriyiz. Farklı sektörlerde, farklı pozisyonların insan kaynaklarına bakış açılarını merak ediyoruz. Bu sebeple de bir röportaj dizisi oluşturmak istedik. Bu teklifimizi kabul ederek bizi onurlandıran Doğan Yayınları İnsan Kaynakları Müdürü Fazilet Hanıma teşekkürlerimizi sunarız.İşte keyifli geçen röportajımız… Biraz kendinizden bahsetmeniz mümkün mü, eğitim geçmişiniz, iş deneyimleriniz gibi. Böylece sizi daha iyi tanıyabiliriz.Fazilet Uysal, Endüstri Mühendisliği bölümünden 2013 yılında mezun oldum. Üretim alanında ardından da İnsan Kaynaklarında çalıştım. Sizi insan kaynakları alanını seçmeye iten etken ne oldu?Mezuniyetim sonrası 7 yıl kadar mühendis olarak çalıştım. Ardından iletişim, bütünü görme, yönetsel ve organizasyonel becerilerimi daha fazla kullanabileceğim bir alan olduğunu düşündüğüm için İnsan kaynaklarına geçtim. Birlikte çalışmak isteyeceğiniz ekip arkadaşlarınızda / astlarınızda / mevkidaşlarınızda ne gibi özellikler / beceriler / yetkinlikler ararsınız?İletişim ve ikna, organizasyonel yetkinlik, bütünü görmek, analitik ve sonuç odaklılık halinin dengeli oluşu, çözüm odaklılık, iş takibi, dikkat ve odaklanma.Herhangi bir ayrımcı bakış açısının olmaması, herkesle eşit şekilde iletişim kurabilmesi (herkese dokunabilmesi). Çalışmakta olduğunuz işletmede insan kaynakları yönetimi departmanının diğer departmanlara kıyasla gördüğü değerden bahsedebilir misiniz? (Üst yönetim tarafından, diğer departman yöneticileri tarafından ve çalışanlar tarafından…)İnsan Kaynaklarına şirket olarak yüksek oranda değer veriliyor, benzer şekilde Holding tarafında da önemi vurgulanmaktadır. Birçok konuda İnsan Kaynaklarının görüşü alınır ve fikirlerimize değer verilir.Çalışan kanadında ise kurulan güvenle ilgili olduğunu düşünüyorum. İlk işe bağladığımda daha çekimser olan arkadaşlarımızın da bakış açılarının pozitif yönde ve bizimle olan iş birliklerinin de arttığını fark ediyorum. Çalışmakta olduğunuz işletme mavi yaka ağırlıklı bir işletme mi, beyaz yaka ağırlıklı bir işletme mi? Yaklaşık bir oran paylaşabilir misiniz?%60 ofis çalışanı, %40 saha çalışanı. İşe alım süreçlerinde nelere dikkat edersiniz?Pozisyon önceliklidir bizim için, kriterler buna göre belirlenir. Bölümden, aranan aday ile ilgili detay bilgi alırız. İşe alım sırasında buna uygun adayları bizim maaş skalamızda olacak şekilde filtreleriz. Adayları iş detayı ve koşullarla ilgili doğru bilgilendirmek önceliğimizdir.Geliştirmeye çalıştığımız yanımız ise süreç sonunda adaylara süreç hakkında bilgilendirme yapmaktır. Mavi yaka işe alımında / Beyaz yaka işe alımında en çok yaşadığınız problemler nelerdir?Saha çalışanlarında maalesef görüşmeye haber vermeksizin katılmayan adaylar en büyük problem.Ofis çalışanlarında ise ihbar sürelerinin uzun olması, anlaştığımız adayların farklı iş teklifi ya da ayrılacaklarını ilettiklerinde kendi iş yerlerinden aldığı teklifle süreçten çekilmesi bizim için problem yaratmaktadır. İşinizi yaparken sizi en çok zorlayan konular nelerdir?Çalışan bağlılığı, kişilere ve sektöre göre çok değişken olması, mevcut ekonomik şartlarda ciddi şekilde maddi kaygılar, kişilerin beklenti ve önceliklerinin farklı olması gibi sebeplerle memnuniyeti sağlamak zorlandığımız konular arasındadır. İnsan kaynakları yönetimi alanında çalışmanın en zor yanları nelerdir?Yaptığınız işlerin bir kısmı sistemler ve verilerle ilgilidir (bordro, beyanname vs). Ancak diğer çoğu süreç insana bağlı, iletişim içeren, memnuniyet sağlamayı gerektiren konulardır. Bu sebeple konular her zaman planladığınız gibi gitmez, tahmin ettiğiniz gibi sonuçlanmaz. Öncelikleriniz her zaman değişebilir. Devamı...
Gelecekte iş hayatı, teknolojik gelişmeler, toplumsal değişiklikler ve ekonomik faktörler gibi bir dizi etken nedeniyle önemli değişiklikler yaşayacak gibi görünüyor. Bu blogda, gelecekteki iş hayatının nasıl şekillenebileceğine dair bazı önemli trendleri ve beklentileri ele alacağız.1. Teknolojik Dönüşüm:Gelecekte iş hayatını en fazla etkileyecek faktörlerden biri teknolojik dönüşüm olacaktır. “Yapay zekâ, otomasyon ve dijitalleşme gibi konular iş dünyasını nasıl etkileyecek? İnsanların bu değişime nasıl ayak uydurması gerekecek?“ gibi sorular bu konuda sorulması gereken öncelikli sorular olarak karşımıza çıkıyor.Gelecekte iş dünyası, daha fazla dijitalleşme ve otomasyonla şekillenecek. Yapay zekâ, robotlar ve otomasyon, rutin işleri otomatikleştirirken, çalışanların yaratıcı ve stratejik düşünmeye daha fazla odaklanmalarını gerektirecek.2. Uzaktan Çalışma ve Esneklik:Pandemi, uzaktan çalışma ve esnek çalışma modellerini hızla yaygınlaştırdı. ‘’Bu trendin gelecekte iş hayatına etkisi ne olacak? İşverenler ve çalışanlar bu değişime nasıl uyum sağlayacaklar?” gibi sorular gelecekte uzaktan çalışmanın iş hayatına etkisini anlamada önemli sorular olarak ele alınmalı.Pandemi deneyimi bizlere, uzaktan çalışmanın etkili bir seçenek olduğunu gösterdi ve bu trendin devam edeceğini düşünüyoruz. İşletmeler, daha fazla uzaktan çalışma esnekliği sunacak ve global işgücüne erişimi artıracaklar.3. Yetenek ve Beceriler:Gelecekteki işlerin, yeni becerileri ve yetenekleri gerektireceği düşünülüyor. Bu konuda “Hangi becerilere ve yeteneklere yatırım yapmalıyız? Eğitim ve öğrenme süreçleri nasıl değişecek?” gibi soruları beraberinde getiriyor.Gelecekte işverenler, sadece deneyim ve eğitim yerine, yeteneklere ve adaptasyon kabiliyetine odaklanacak. Öğrenmeye açık ve çeşitli yeteneklere sahip çalışanlar daha değerli hale geleceği öngörülebilir bir durum.4. Sürdürülebilirlik ve Etik:Sürdürülebilirlik ve etik, iş dünyasında giderek daha önemli hale geliyor.” Gelecekte iş hayatı nasıl daha sürdürülebilir ve etik hale getirilebilir?” bu konudaki önemli sorulardan biri.Şirketler, sürdürülebilirlik ve toplumsal sorumluluk konularında daha fazla odaklanacağa benziyor. Çevresel ve toplumsal etkiyi azaltmak, iş stratejilerinin merkezinde olacak.Gelecekteki iş hayatı belirsizliklerle dolu olabilir, ancak bu değişimleri anlamak ve uyum sağlamak için hazırlıklı olmak kritik öneme sahiptir. Teknolojiye ayak uydurmak, becerileri geliştirmek ve sürdürülebilirlik odaklı düşünmek, gelecekteki iş hayatında başarı elde etmek için önemli adımlar atılmasında etkili olacaktır. Geleceğin iş hayatı, yeni fırsatlar da sunacaktır. Çalışanlar ve işverenler, bu değişikliklere ayak uydurmak için esneklik, öğrenmeye açıklık ve yenilikçilik konularına odaklanmalıdır. Devamı...
Bir iş görüşmesi, iş arayışında olan herkes için önemli ve heyecan vericidir. Bu süreç, işverenlerle tanışma ve yeteneklerinizi sergileme fırsatı sunar. İş görüşmeleri aynı zamanda dikkatli ve özenli davranmayı gerektiren bir deneyimdir. Ancak, bazı davranışlar, iş görüşmesinde kötü bir izlenim yaratarak işi almanızı engelleyebilir. İşte iş görüşmelerinde kaçınılması gereken beş yaygın davranış:1. Geç Kalma veya İhmalİş görüşmesine geç kalmak, adayların yaptığı en önemli hatalardan biridir. İşverenler, zamanında gelmeyen adayları olumsuz bir şekilde değerlendirirler ve profesyonellik eksikliği olarak algılarlar. İş görüşmesine giderken trafik veya beklenmedik durumlar göz önünde bulundurularak, mümkün olan en erken saatte hazırlıklarınızı tamamlamaya özen gösterin. Ayrıca, gerekli belgeleri, özgeçmişi ve referansları yanınızda getirerek işverenin ihtiyaç duyabileceği bilgilere hızlı bir şekilde erişim sağlamız yararınıza olacaktır.2. Hazırlıksız Olmaİş görüşmelerinde hazırlıksız olmak, işverenin adayın işe ne kadar istekli ve ilgili olduğunu anlamasını zorlaştırır. İşveren, adayın şirketi, pozisyonu ve sektörü hakkında temel bilgileri bilmemesini olumsuz bir şekilde değerlendirir. Bu nedenle, iş görüşmesine girmeden önce şirketi ve pozisyonu araştırmaya özen gösterin.3. Görüşmeyi Monolog Haline Getirmeİş görüşmeleri, karşılıklı bir etkileşim ve diyalog sürecidir. Ancak bazı adaylar, görüşmeyi sadece kendileri hakkında konuşmaya odaklanarak, işverenin sorularını ve geri bildirimlerini önemsemeyebilirler. Bu, adayın iş birliği ve iletişim becerileri konusunda mülakatçıya olumsuz bir izlenim verebilir. Görüşmelerde karşınızdaki kişiyle aktif bir şekilde iletişim kurmaya ve onların sorularını dikkatle dinleyerek uygun cevaplar vermeye özen gösterin.4. Kendini Abartma veya ÇarpıtmaBazı adaylar, iş görüşmelerinde kendilerini abartarak veya deneyimlerini çarpıtarak daha iyi bir izlenim bırakmaya çalışırlar. Ancak bu yaklaşım, işverenlerin adayın dürüstlüğüne ve güvenirliğine olan inancını zedeler. İş görüşmelerinde kendiniz hakkında doğru ve dürüst bir şekilde konuşun. Kendi yeteneklerinizi ve başarılarınızı özgüvenle ifade ederken gerçekçi ve somut örneklerle destekleyin.5. İşveren veya Çalışanlar Hakkında Olumsuz Konuşmaİş görüşmeleri sırasında, daha önceki işverenlerinizi veya çalıştığınız şirketleri eleştiren veya olumsuz şekilde değerlendiren ifadeler kullanmaktan kaçının. Bu tür konuşmalar, olumsuz bir izlenim bırakarak profesyonel olmadığınızı gösterebilir. İşverenler, çalışanların iş yerinde olumlu bir tutum ve uyumlu bir çalışma ortamı oluşturmaya katkıda bulunmalarını beklerler.İş görüşmeleri, iş arayanlar için önemli fırsatlardır ve başarılı olmak için doğru davranışları sergilemek önemlidir. Geç kalmamak, hazırlıklı olmak, karşılıklı etkileşimde bulunmak, kendini doğru ifade etmek ve olumsuz konuşmalardan kaçınmak, iş görüşmelerinde başarıya giden yolda size yardımcı olacaktır. Unutmayın ki, işverenler sadece yeteneklerinizi değil, aynı zamanda kişisel özelliklerinizi de değerlendirirler. Devamı...
Günümüzde iş dünyasında kıyasıya bir rekabet söz konusudur. İş dünyasında, başarılı olmak için sadece yeteneklerinize güvenmek artık yeterli gelmeyebilir. Kendinizi etkili bir şekilde tanıtmak ve fark yaratmak da büyük bir öneme sahiptir. İşte bu noktada, kişisel pazarlama kavramı devreye girer. Kişisel pazarlamayı, bireyin kendini ve yeteneklerini, değerini ve deneyimlerini hedef kitleye tanıtmak için kullandığı stratejilerin bütünü olarak tanımlayabiliriz. Bu, işverenlere, müşterilere, iş ortaklarına veya sektör içerisindeki diğer kişilere yönelik bir iletişim ve markalaşma çabası olarak da ifade edilebilir. Kişisel pazarlama, bir kişinin itibarını, uzmanlığını ve güvenilirliğini artırmak, kariyer hedeflerini desteklemek ve iş fırsatlarını çekmek için kullanılan bir yoldur.Kişisel Pazarlamanın Önemi:İş dünyasında kişisel pazarlama, rekabet avantajı elde etmenin önemli bir parçası haline geldi. İşverenler, müşteriler ve iş ortakları, yetenekli ve güvenilir bireylerle çalışmayı tercih ediyorlar. Kişisel pazarlamanın önemini maddeler halinde sıralayacak olursak:İş Fırsatları: İyi bir kişisel pazarlama stratejisi, size daha fazla iş fırsatı sunacaktır. İşverenler ve müşteriler, kariyerinizdeki gelişmeleri takip edecekler ve başarılı bir kişisel marka oluşturduğunuzu fark ettiklerinde sizi tercih etme olasılıkları yükselecektir. Güvenilirlik: İyi bir kişisel pazarlama stratejisi, size güvenilirlik kazandıracaktır. Yeteneklerinizi ve deneyimlerinizi doğru şekilde iletebildiğinizde, insanlar size güvenecek ve sizinle çalışma istekleri artacaktır.İtibar: Kişisel pazarlama, doğru yapıldığında size olumlu bir itibar kazandıracaktır. İyi bir marka imajı oluşturarak, sektördeki diğer insanlar tarafından takdir edilen ve saygı duyulan bir figür olabilirsiniz. Başarılı Bir Kişisel Pazarlama Stratejisi Oluşturmak için: Kendinizi Tanımlayın: Kendi değerlerinizi, yeteneklerinizi ve hedeflerinizi belirlemelisiniz. Kendinizi diğerlerinden ayıran özellikleri bulmalı ve bunları vurgulamalısınız. İyi bir kişisel tanıtım oluşturmak için kendinizi değerlendirerek, hedeflerinizi belirlemelisiniz. Burada özgün olmak çok önemlidir, taklitten ve alıntılardan kesinlikle uzak durmalısınız. Hedef Kitlenizi Belirleyin: Kişisel pazarlama stratejinizin temeli, hangi kitleye hitap etmek istediğinizi belirlemektir, hangi işverenler, müşteriler veya iş ortaklarıyla çalışmak istediğinizi belirlemelisiniz. Daha sonra bu hedef kitlenizin ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlayarak, onlara nasıl değer katabileceğinizi keşfetmelisiniz.Kendi Markanızı Oluşturun: Kendinizi bir marka haline getirmek için kişisel bir logo, profesyonel bir web sitesi veya bir portföy oluşturabilirsiniz. Sosyal medya hesaplarınızı etkin bir şekilde kullanarak markanızı güçlendirmeyi deneyebilirsiniz.İçerik Oluşturun: Kendi yetenekleriniz, deneyimleriniz ve uzmanlığınız hakkında özgün içerikler oluşturabilirsiniz. Blog yazıları, makaleler, video içerikleri veya sunumlar gibi farklı formatlarda bilgi ve değer sağlayarak kendinizin ve işinizin tanınırlığınızı arttırabilirsiniz.Ağınızı Geliştirin: İş dünyasındaki size değer katabilecek kişilerle ilişkiler kurabilirsiniz. Etkinliklere katılarak, topluluklarda yer alarak iş birliği fırsatları yaratmalısınız. Diğer insanlarla etkileşime geçmek ve onlara değer katmak, networkünüzü genişletme konusunda size yardımcı olacaktır.Sürekli Gelişim: Kişisel gelişiminize önem vermelisiniz. Yeni beceriler öğrenerek, trendleri takip edip, kendinizi sürekli olarak güncel tutmalısınız. Devamlı olarak kendinizi geliştirerek iş dünyasından ve sektörden kopmamış, sürekli olarak kendinizi güncelleyerek kendinize değer katmış olursunuz. Böylece kişisel pazarlama stratejinizi de güçlendirebilirsiniz.Kişisel pazarlama, iş dünyasında öne çıkmanız için önemli bir etkendir. Kendinizi, doğru şekilde pazarlamak, iş fırsatlarını yakalamanıza ve kariyerinizde başarı elde etmenizde büyük bir önem taşıyacaktır. Devamı...
Bir zamanlar, uzak diyarlarda büyülü bir orman varmış. Bu ormanda birçok farklı ağaç ve bitki türü yaşarmış. Her bir ağaç, kendi güzellikleri ve özellikleriyle dikkat çekermiş. Her bir canlı eşsiz ve özelmiş fakat tek başına var olabilmesi çok güçmüş. Ancak, ormanın gücü, tüm bu farklılıkların bir araya gelerek dayanışması ile yükseliyormuş.Ormanda, ihtişamlı bir meşe ağacı, zarif bir söğüt ağacı, hızlı büyüyen bir çam ağacı ve daha pek çok farklı ağaç türü bulunuyormuş. Ağaçlar bir arada yaşamak zorundalarmış ve bunu başarabilmek için birbirleriyle uyum içinde çalışırlarmış.Ancak bir gün, güçlü bir fırtına ormanda vahşi bir şekilde esmeye başlamış. Fırtına, öylesine güçlüymüş ki ağaçların tek başlarına güçleri yetmemeye başlamış. Meşe ağacının sağlam gövdesi bile fırtınanın önünde sallanıyormuş. Söğüt ağacı kırılgan dallarını korumakta zorlanıyormuş. Çam ağacı ise hızlı büyümesine rağmen rüzgârın gücü karşısında dirençli olamıyormuş.Ormanda, ağaçlar tek başlarına fırtınaya karşı koymak için mücadele ederken, çaresizce birbirlerinin yardımını beklemeye başlamışlar. Meşe ağacı, gücünü kullanarak diğer ağaçların köklerine tutunmaya, söğüt ağacı esnek dallarını diğer ağaçların arasına uzatıp onlara destek olmaya, çam ağacı ise hızla büyüyerek diğer ağaçların gölgesine sığınmalarını sağlamaya çalışmış.Bir süre sonra, ağaçlar birbirlerine yardım etmeyi başarmışlar. Her biri kendi özelliklerini, becerilerini kullanarak birbirlerine destek olmuş ve fırtınanın karşısında sağlam durabilmişler. Birlikte çalışan bu ekip, fırtınanın gücüne karşı koymada başarılı olmuşlar. Fırtına sona erdikten sonra, ağaçlar bir araya gelerek bir kutlama yapmışlar. Her biri diğerini tebrik etmiş. Artık herkesin anladığı bir gerçek varmış: Ekip olarak çalışmak, her bir ağacın gücünü birleştirerek daha güçlü olmalarını ve zorlukların üstesinden gelmelerini sağlıyormuş.O günden sonra, ormanın ağaçları daha sıkı bir ekip haline gelmiş. Herkes, diğerine değer veriyor ve birlikte çalışmanın önemini biliyormuş. Ekip çalışması, ormanın gücünü artırmış ve her türlü zorluğun üstesinden gelebilecekleri bir birliktelik oluşturmuş.İşte böyle, ormanın gücü ekip çalışmasının önemini bize hatırlatıyor. Birlikte çalışmak, zorluklar karşısında daha güçlü olmamızı sağlar ve hedeflere daha hızlı ve etkili bir şekilde ulaşmamıza yardımcı olur. Devamı...
Bir zamanlar uzak bir galakside, parlak bir yıldız yaşarmış. ismi Parla imiş. Parla, diğer yıldızlar arasında fark yaratma arzusuyla doluymuş. Ancak, başarılı olmanın ve diğer yıldızlar arasından sıyrılmanın ne kadar zor olduğunu da biliyormuş. Bir gün, Parla, Gökyüzü Ustasıyla bir araya gelmiş. Gökyüzü Ustası, Parla’nın içindeki potansiyeli görmüş ve ona cesaret vermiş. "Parla, senin parlaklığını herkes görmeli. Ancak, bunu başarman için çalışmalısın, azimli olmalısın ve hiç vazgeçmemelisin" demiş. Parla, Gökyüzü Ustası’nın sözlerini aklına yazmış ve hemen çalışmaya başlamış. Her gece, diğer yıldızlardan daha erken doğarak daha uzun süre ışıldamaya çalışmış. Gece boyunca parlamaya devam ederken, yıldızlar arasında da adını duyurmaya başlamış. Fakat, zamanla Parla’nın parlaklığı solmaya başlamış. Diğer yıldızlar da aynı şeyi yapıyor ve onunla rekabet ediyormuş. Parla hayal kırıklığına uğramış. Gökyüzü Ustası’nın sözleri hala kulaklarında çınlıyormuş: "Hiç vazgeçme!" Parla, umutsuzluğa kapılmadan önce içindeki ateşi yeniden canlandırmaya karar vermiş. Kendine güvenini toplamış ve yeni bir yol geliştirmiş. Artık diğer yıldızlarla rekabet etmek yerine, kendi benzersiz ışıltısını ortaya çıkarmak için çaba sarf etmeye başlamış. Parla, gökyüzünün farklı köşelerine doğru farklı renklerde ışıklar yansıtmaya başlamış. İlk başta diğer yıldızlar bu duruma şaşırmış, ancak kısa sürede herkes Parla’nın güzellik dolu ışıltısını fark etmiş. Onun ışığıyla dolu gökyüzü, insanların da dikkatini çekmeye başlamış. Parla, başarılı olmanın tek bir yoldan geçmediğini ve kendine özgü yeteneklerini kullanarak fark yaratabileceğini keşfetmiş. Her gece, yeni bir renk, yeni bir desen, yeni bir dans sergiliyormuş. İnsanlar, Parla’yı gökyüzündeki en özel yıldız olarak görmeye başlamış. Gökyüzü Ustası, Parla’nın parlaklığına hayranlıkla bakıyormuş. Onun azmi, inancı ve özgün ışıltısı, bir yıldızın başarı hikayesine dönüşmüş.Parla, sadece kendi içindeki potansiyeli keşfetmekle kalmamış, aynı zamanda başarının farklı yolları olduğunu da öğrenmişti. Her birimizin kendi benzersiz ışıltısı vardır ve bu ışıltıyı kullanarak başarıya ulaşabiliriz.Unutmayın, başarılı olmak için çaba sarf etmek, azimli olmak ve asla vazgeçmemek gerekir. Her engel karşısında daha da güçlenerek kendi benzersiz yollarınızı keşfedin. İşte o zaman, siz de Parla gibi ışıldar fark yaratırsınız.Kendi potansiyelinizi keşfederek, kendinizle rekabet ederseniz, en iyi versiyonunuzu ortaya çıkarabilir ve özgün olursunuz.Umarım bu hikâye sizi motive eder ve başarıya giden yolda size ilham verir. İyi şanslar! Devamı...
İş dünyasında başarının sürdürülebilirliği, çalışanların performanslarını etkili bir şekilde değerlendirebilme yeteneğiyle doğrudan ilişkilidir. Bu noktada insan kaynakları yönetimi, modern işletmelerin başarısı için kritik bir yerde bulunuyor. İnsan kaynaklarının performans değerlendirme ayağı, bu süreçte temel bir rol oynuyor ve insan kaynakları yönetimi açısından büyük bir önem taşıyor. Bu haftaki blog yazımızda, performans değerlendirmenin ne olduğunu, neden önemli olduğunu ve nasıl etkili bir şekilde uygulanabileceğini inceleyeceğiz.Performans Değerlendirmenin Tanımı:Performans değerlendirmesi, çalışanların iş performanslarını belirli bir dönemde objektif bir şekilde ölçmeye ve değerlendirmeye yönelik bir süreçtir. Performans değerlendirmesi, çalışanların iş hedeflerine ne kadar başarıyla ulaştığını belirlemek, güçlü yönlerini tespit etmek, gelişim alanlarını tanımlamak ve performans beklentilerini karşılamalarına yardımcı olmak için kullanılır.Performans Değerlendirmenin Önemi:Performans değerlendirmesi hem çalışanlar hem de işverenler için birçok fayda sağlar. İşverenler, çalışanların performansını objektif bir şekilde ölçerek iş hedeflerine ulaşma sürecini iyileştirebilirler. Ayrıca, performans değerlendirmeleri, terfi, ücret artışı ve kariyer gelişimi gibi insan kaynakları kararlarının temelini oluşturur. Çalışanlar ise geri bildirim alarak güçlü yönlerini daha da geliştirebilir, zayıf yönlerini iyileştirebilir ve kariyer hedeflerine yönelik yol haritaları oluşturabilirler.Etkili Bir Performans Değerlendirme Süreci İçin İpuçları:a. Açık ve Ölçülebilir Hedefler Belirleyin: Çalışanların performansını değerlendirmek için net ve ölçülebilir hedefler belirlemek önemlidir. Bu hedefler, çalışanlarla birlikte belirlenmeli ve belirli bir zaman çerçevesine yerleştirilmelidir.b. Düzenli Geri Bildirim Sağlayın: Performans değerlendirmesi yıllık bir olay olmaktan ziyade sürekli bir geri bildirim süreci olmalıdır. Çalışanlara düzenli olarak geri bildirim vermek, hedeflere ulaşma konusunda daha iyi bir yönlendirme sağlayacaktır.c. Objektif ve Adil Değerlendirme Yöntemleri Kullanın: Sadece üst yönetimin değil, çalışanın kendisinin, meslektaşlarının ve alt kademedeki yöneticilerin de değerlendirme sürecine katılmasını sağlayın. Farklı bakış açıları, daha kapsamlı bir değerlendirme sağlar. Değerlendirme sürecinin adil ve objektif olmasını sağlayın. Performans ölçütlerini netleştirin ve değerlendirme sürecini kişisel önyargılardan arındırın. Ölçekler, puanlama sistemleri veya 360 derece değerlendirme gibi farklı yöntemleri kullanarak daha kapsamlı bir değerlendirme yapılabilir.d. Gelişim Fırsatları Sunun: Eğitim ve Gelişim: Performans değerlendirmesi sonuçlarına dayanarak, çalışanların gelişim alanlarını belirleyin ve onlara uygun eğitim ve gelişim imkanları sağlayın.Performans değerlendirmesi, organizasyonların başarısını artırmada kritik bir rol oynar. Bu süreç, çalışanların güçlü yönlerini vurgulamak, gelişim alanlarını belirlemek ve performanslarını iyileştirmek için bir fırsat sunar. Etkili bir performans değerlendirme süreci, çalışanların motivasyonunu artırır, iş tatminini yükseltir ve organizasyonun hedeflerine ulaşmasına yardımcı olur. Devamı...
İş görüşmeleri, kariyer yolculuğunda önemli bir adımdır. İyi bir ilk izlenim bırakmak ve işverenin dikkatini çekmek, istenilen pozisyonu elde etmek için kritik önem taşır. Başarılı bir iş görüşmesi istenilen iş fırsatının elde edilmesine olanak tanır. Peki, iş görüşmesinin iyi geçtiğini nasıl anlarız? İşte sizin için beş işaret:Pozitif İletişim ve Etkileşimİş görüşmesinde işverenle olumlu bir iletişim kurmak önemlidir. İyi bir iş görüşmesi, pozitif bir iletişim ve etkileşim ortamının varlığına işaret eder. Eğer işveren sizi samimi bir şekilde karşılıyor, size gülümsüyor, sizi dinliyor ve sorularınıza açık ve anlayışlı bir şekilde cevap veriyorsa, bunu olumlu bir işaret olarak görebilirsiniz. İş verenin sizinle pozitif bir iletişim kurması sizinle ilgilendiğinin ve çalışmak istediğinin bir göstergesi olabilir.İşverenin Geleceğe Yönelik Planlarından Bahsetmesiİyi geçen bir iş görüşmesinde, işveren sizinle ilgili geleceğe yönelik planlarından bahsedebilir ya da var olan projelerde sizin katkılarınızın neler olabileceği ile ilgili fikirler yürütebilir. Örneğin, projeler hakkında, takımın büyümesiyle ilgili hedeflerinden bahsedebilir. Bu şekilde bir tutum, işverenin sizi uzun vadeli bir çalışan olarak gördüğünü ve sizinle büyümek istediğini gösteren olumlu bir işarettir.Uzun Süren Görüşme İş görüşmesinin uzun sürmesi negatif ve gergin bir durummuş gibi görünse de aslında bu iyi bir şeydir. Eğer iş görüşmesi planlandığından daha uzun sürüyorsa, bu genellikle olumlu bir işarettir. İşverenin size daha fazla zaman ayırması, sizinle daha fazla detayı paylaşması ve daha fazla soru sorması, sizinle ilgilendiğini ve sizinle daha fazla etkileşimde olmak istediğini gösterebilir. İşverenler işe uygun olmadığını düşündükleri adaylar ile pek fazla zaman harcamak istemezler.Referans İstemesiEğer işveren, referanslarınızın iletişim bilgilerini veya referans mektuplarını istiyorsa, bu genellikle iş görüşmesinin iyi geçtiğine dair bir işarettir. İşveren, sizin pozisyona uygun olan niteliklere sahip olduğunuzu düşünüyordur. Çalışma şekliniz ve diğer konular hakkında referanslarınızın görüşlerini almak istiyorsa bu sizinle çalışmayı düşündüğü anlamına gelir.İkinci Görüşme veya İş TeklifiEn önemli işaretlerden biri, işverenin sizi ikinci bir görüşmeye çağırması veya işle ilgili detaylı bilgiler vererek işin yapısını, işleyişini, sizden beklenenleri ve bu iş için size sunulacak imkanları anlatmasıdır. Eğer iş veren size iş ile ilgili detaylı bilgi veriyorsa ve işin size sunacağı imkanları konuşmaya başladıysanız muhtemelen iş için uygun bir aday olduğunuz düşünülüyordur.Son olarak her iş görüşmesinin yeni bir şeyler öğrenmek için bir fırsat olduğunu ve bu fırsatları iyi değerlendirdiğinizde gelişebileceğinizi unutmamalısınız. Devamı...
İş hayatınızda zaman zaman bulunduğunuz konumu ve çalışma şartlarını sorgulamak çok normaldir. İşin yapısı, getirileri, çalışma koşulları hakkında düşünerek sizin için daha iyi olana yönelmek isteyebilirsiniz. Mevcut işiniz sizin için artık yetersiz gelebilir, kendinizi tükenmiş hissedebilir ya da kendi potansiyelinizi farklı bir işte göstermek isteyebilirsiniz. İş yaşamınızda artık bir değişikliğe ihtiyacınızın olduğunu gösteren 5 sinyali gelin birlikte inceleyelim.Motivasyon Kaybı: Bir zamanlar heyecan ile gittiğiniz işinize giderken ayaklarınız geri geri gidiyorsa, günlük işlerinizi tamamlamakta zorlanıyorsanız, işinizle alakalı tahammülünüz azaldıysa, çalıştığınız işin sizi tatmin etmediğini düşünüyorsanız ve işinizdeki başarıları önemsememeye başladıysanız, yeni bir iş arama vaktinin geldiğini işaret edebilir. İşinizi sevmek ve içsel tatmin hissetmek, uzun vadede motivasyonunuzu artırır. İşiniz sizi motive etmiyor ve ilham vermiyorsa iş değiştirmeyi düşünmenin zamanı gelmiş olabilir.Yetersiz Kariyer İlerlemesi: Kariyerinizde ilerlemek istiyorsanız, işinizdeki gelişim ve ilerleme fırsatlarının bulunması önemlidir. Uzun zamandır aynı yerde ve aynı seviyede çalışmak sizin kariyer gelişiminizin önünde bir engel oluşturabilir, herhangi bir gelişme ya da terfi beklemediğinizde motivasyonunuz ve iş tatmininiz olumsuz etkilenebilir. Bulunduğunuz iş yerinde uzun zamandır aynı konumda çalışıyorsanız ve ilerleme fırsatı da sunulmuyorsa yeni bir iş arayışına yönelebilirsiniz.Uyumsuzluk: Mevcut işinizin çalışma ortamı ve kurum kültürü ile uyum sağlamak oldukça önemlidir. Sizin için uygun olmayan bir kurum kültürüne sahip iş yerinde çalışıyor olmak huzursuzluk yaşamanıza yol açabilir. Bu durum sizi stresli ve mutsuz bir duygu durumuna sürükler. Böyle hissettiğiniz bir işiniz varsa yeni bir iş aramanın zamanı gelmiş demektir.İş / Özel Hayat Dengesizliği: Çalışma saatleri ve iş yükü nedeniyle özel hayatınızı ihmal ettiğinizi hissediyorsanız, iş ve özel hayat dengesini yeniden sağlamaya ihtiyaç duyabilirsiniz. Sağlıklı bir iş-yaşam dengesi önemlidir, mevcut işiniz bu dengeyi sağlamıyorsa, kendinize ve sevdiklerinize vakit ayırabileceğiniz bir işe yönelmek size daha iyi hissettirebilir. Stres ve Tükenmişlik: Sürekli olarak stres altında çalışmak, iş hayatında tükenmişlik sendromuna yol açabilir. Eğer sürekli yorgun hissediyor, işe gitmekten kaçınma isteği duyuyor ve enerjiniz düşüyorsa bu işinizin sizi tüketmeye başladığı anlamına gelebilir. Yeni bir iş, daha dengeli bir çalışma ortamı ve daha az stres sunabilir. Devamı...
Yeni Bir Stil olarak: Remote (Uzaktan) Çalışma Nedir? Geleneksel ofis çalışmasının yerini alan bir çalışma modeli olarak remote yani uzaktan çalışma artık pek çok sektörde karşımıza çıkıyor. Uzaktan çalışma, çalışanların iş yerine gitmek yerine evden, kafeden, kütüphaneden, parktan kısacası internet bağlantısı olan bir cihazın (bilgisayar, telefon, tablet vb.) kullanımına imkan sağlayan her yerden çalışabildiği bir çalışma modelidir.Uzaktan çalışma, son yıllarda teknolojideki gelişmeler ve dijital dünyanın yaygınlaşması sayesinde daha popüler hale geldi. Özellikle pandemi sürecinde, birçok şirket uzaktan çalışmaya geçmek zorunda kaldı ve uzaktan çalışma, birçok işletmenin iş sürekliliğini sağlamasına yardımcı oldu.Uzaktan çalışmanın avantajlarına bakacak olursak:Esneklik: Uzaktan çalışma, çalışanların işlerini herhangi bir yerde yapmalarına olanak tanır. Bu, iş saatlerinin daha esnek olmasını ve çalışanların özel hayatlarıyla iş hayatları arasındaki dengeyi sağlarken daha çok inisiyatif alabilmelerine olanak tanır.Üretkenliğin artması: Uzaktan çalışma, işyerindeki birçok gürültü ve etkileşim nedeniyle kaybolan zamanı azaltabilir. Bunun sonucunda çalışanlar, işlerine daha adapte olur ve daha üretken olabilirler.Daha düşük maliyetler: Uzaktan çalışma, çalışanların işe gitmek için harcanan zaman ve maliyetten tasarruf sağlar. İşverenlerin de ofis alanı kiralama, ekipman satın alma, enerji faturaları ve diğer masraflardan tasarruf etmelerine olanak verir.Ancak, uzaktan çalışmanın dezavantajları da vardır:İletişim ve etkileşim eksikliği: Uzaktan çalışanlar, iş arkadaşlarıyla veya yöneticileriyle yüz yüze iletişim kuramazlar. Bu durum, bazen iletişim sorunlarına ve yanlış anlamalara neden olarak iş kaybına yol açabilir. İşyerindeki diğer çalışanlarla etkileşim eksikliği, çalışanların iş yerindeki sosyal ilişkilerden yoksun kalmasına neden olabilir.Motivasyon eksikliği: Uzaktan çalışanlar, evlerinde veya diğer yerlerde çalıştıkları için bazen motivasyon eksikliği yaşayabilirler. Teknik sorunlar: Uzaktan çalışanlar, teknik sorunlar yaşayabilirler. Bu, internet bağlantısı kesildiğinde veya bilgisayarları arızalandığında işlerinin aksamasına yol açabilir.Günümüzde pek çok meslek, uzaktan çalışma modeline uygun hale getirilebilir. Fakat bazı meslekler uzaktan çalışma modeli için daha uygundur. İşte uzaktan çalışmaya uygun mesleklerden bazıları:Yazılım Geliştiricileri: Projelerini uzaktan çalışma yoluyla tamamlayabilen bir meslektir. İnternet üzerinden toplantılar yapabilir, kodlama çalışmalarını tamamlayabilir ve müşterilerle etkileşimde bulunabilirler. Yazarlar: Yazarlar, öykü, roman veya makale yazma işlerini uzaktan çalışarak tamamlayabiliyorlar. Birçok yazar, evinde veya kafelerde çalışmayı tercih ediyor.Tasarımcılar: Grafik tasarımcılar, endüstriyel tasarımcılar, moda tasarımcıları ve diğer tasarımcılar, uzaktan çalışarak projelerini tamamlayabiliyorlar. Sanal toplantılar yapıyor, müşterilerle etkileşimde bulunabiliyor ve tasarım çalışmalarını tamamlayabiliyorlar.Finansal Uzmanlar: Finansal uzmanlar, uzaktan çalışarak müşterilerine finansal danışmanlık hizmetleri sunabiliyorlar. Bunun yanı sıra, uzaktan olarak muhasebe, finansal analiz ve raporlama işlerini de yapabiliyorlar.Pazarlamacılar: Pazarlama profesyonelleri, uzaktan çalışarak reklam kampanyaları hazırlayabiliyor, dijital pazarlama stratejileri oluşturabiliyor ve müşterilerle iletişim kurabiliyorlar.Çevirmenler: Çevirmenler, uzaktan çalışarak belgeleri veya metinleri farklı dillere çevirebiliyorlar. İnternet üzerinden müşterilerle görüşerek yeni işler alabiliyorlar ve çeviri işlerini tamamlayabiliyorlar.Yukarıda sıraladığımız meslekler, uzaktan çalışmaya en uygun mesleklerden sadece birkaçı. Ancak, teknolojinin gelişmesiyle birlikte, birçok meslek uzaktan çalışma modeline uyarlanabilir hale geldi ve gelmeye de devam edecek gibi görünüyor. Devamı...
Bugün 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı. Dünya çapında bugün işçi ve emekçiler için haksızlıklarla mücadelenin, dayanışmanın, birlik ve beraberliğin günü olarak kutlanmaktadır. Bizler bugün bir şeyi daha kutluyoruz, istihdamofisi.net platformunun kuruluş yıl dönümünü. Kuruluş günümüzü 1 Mayıs olarak seçmemiz bu özel günün anlamını ve değerini özümseyerek yola çıkmamızdandır. Bir yıl önce bugün platformumuz (www.istihdamofisi.net) işverenler ile iş arayanları bir araya getirerek istihdam piyasasında yeni bir soluk olmaya başladı.istihdamofisi.net olarak bu yola çıkarken motivasyonumuz, işverenlerin kendileri için en uygun personele ulaşmalarını sağlarken aynı zamanda iş arayışında bulunan adayların da kendilerine en uygun işe yerleşebilmelerine olanak sağlayarak istihdam piyasasına yardımcı olmaktı. Bir yıl boyunca bu motivasyonla pek çok işveren ve adayın yaşamlarına dokunduk.istihdamofisi.net platformunda neler bulabileceğinizi tekrar sizlere sunmak isteriz;İşverenler için ücretsiz ve sınırsız iş ilanı yayınlama,İş arayanların ücretsiz özgeçmişlerini oluşturma ve iş ilanlarına başvurma,Haftalık blog yazımızla işveren ve iş arayanlara motivasyon sağlayıcı, öğretici ve geliştirici içerikler sağlıyoruz,İş arayanların, aradığı işi küçük detaylar vererek firmaların kendilerine ulaşmalarını sağlayacak ve iş bulmalarına yardımcı olabilecek yeni bir uygulamayı bugün itibariyle kullanıma sunuyoruz.1 yılda, istihdamofisi.net olarak birçok başarılı hikâyeye şahit olduk. İş arayanların öykülerine tanık olmak ve onların iş arama süreçlerine yardımcı olmak bizim için büyük bir mutluluktu ve öyle olmaya da devam edecek. İstihdam Ofisi ailesi olarak yüksek standartlar belirleyerek hizmet verdiğimiz Sizlerin memnuniyetini her zaman ön planda tutuyoruz. Başarılarımızın arkasında teknolojik alt yapımız, çalışanlarımızın yoğun gayreti ve Sizlerden aldığımız geri bildirimleri dikkate alarak kendimizi sürekli geliştirmeyi ve iyileştirmeyi hedeflememiz yatıyor.istihdamofisi.net olarak, iş dünyasında uzun ve başarılı bir geleceğe sahip olmayı umuyoruz. İşverenler ve iş arayanlar için en iyi deneyimi sunmaya devam ederken Sizlerle iş birliği içinde çalışarak, daha fazla insanın istihdam piyasasına katılmasına yardımcı olmaya devam edeceğiz ve her bir iş arayanın hayatına dokunmak için çalışacağız. 1. kuruluş yıl dönümünde, istihdamofisi.net ailesi olarak, bizlere güvenen işveren ve iş arayanlara teşekkür etmek ve gelecekteki başarılarımızı da kutlamak istiyoruz. Devamı...
Kariyer Danışmanlığı Hakkında Bilinmesi GerekenlerKariyer yolculuğunuz istediğiniz gibi gitmiyor veya hangi yolu seçeceğinizi bilemiyor olabilirsiniz. Kariyer danışmanlığı, kariyeriniz hakkında bilinçli kararlar vermenize yardımcı olmak için size rehberlik ve destek sağlayabilir. Bu blog yazımızda sizlere kariyer danışmanlığının ne olduğundan, kimler tarafından yapıldığından, kimler için uygun olduğundan ve kariyer danışmanlığının faydalarından bahsedeceğiz. Kariyer Danışmanlığı Nedir?Kariyer danışmanlığı, bireylerin bilinçli kariyer kararları vermelerine yardımcı olma sürecidir. Bireylerin güçlü yanlarını, ilgi alanlarını ve değerlerini belirlemelerine yardımcı olan ve farklı kariyer seçeneklerini keşfetmede rehberlik ve destek sağlayan profesyonel bir kariyer danışmanıyla çalışmayı içerir. Kariyer danışmanlığı aynı zamanda iş arama stratejileri geliştirmeyi, görüşme becerilerini geliştirmeyi ve etkili özgeçmişler ve ön yazılar yazmayı da kapsar. Kariyer Danışmanlığı Kimler Tarafından Yapılır?Kariyer danışmanlığı genellikle rehberlik ve psikolojik danışmanlık, psikoloji veya ilgili alanlarda eğitimi olan profesyonel kariyer danışmanları tarafından yapılır. Bireylerin ilgi alanlarını, yeteneklerini ve değerlerini değerlendirmelerine yardımcı olmak ve kariyer seçenekleri ve iş arama stratejileri konusunda rehberlik sağlamak için eğitimler almış ve kendilerini bu konuda geliştirmiş profesyonellerdir. Kariyer danışmanları özel ofislerde, okullarda, kolejlerde ve üniversitelerde veya devlet kurumlarında çalışabilirler. Kariyer Danışmanlığı Kimler İçin Uygundur?Kariyer danışmanlığı, kariyerinde rehberlik ve destek arayan herkes için uygundur. Farklı kariyer seçeneklerini araştıran lise ve üniversite öğrencileri ile kariyer değişikliği yapmayı düşünen kariyerinin ortasındaki profesyoneller için faydalı olabilir. Kariyer danışmanlığı, bir süre ara verdikten sonra işgücüne geri dönen veya işle ilgili stres veya tükenmişlik yaşayan kişiler için de yararlı olabilir. Kariyer Danışmanlığının Faydaları Nelerdir?Kariyer danışmanlığının faydaları aşağıda sıraladık:Kendini Keşfetme: Kariyer danışmanlığı, kariyer yolunuz hakkında bilinçli kararlar vermenize yardımcı olabilecek güçlü yönlerinizi, ilgi alanlarınızı ve değerlerinizi belirlemenize yardımcı olabilir.Kariyer Keşfi: Kariyer danışmanlığı, farklı kariyer seçeneklerini keşfetmenize ve deneyim veya eğitim eksikliği gibi başarının önündeki potansiyel engelleri belirlemenize yardımcı olabilir.İş Arama Stratejileri: Kariyer danışmanlığı, etkili iş arama stratejileri geliştirme, görüşme becerilerini geliştirme ve etkili özgeçmiş ve ön yazı yazma konusunda rehberlik sağlayabilir.Destek ve Teşvik: Kariyer danışmanlığı, iş arama sürecinde duygusal destek ve teşvik sağlayabilir, bu da bireylerin motive olmalarına ve odaklanmalarına yardımcı olabilir.Geliştirilmiş Karar Verme: Kariyer danışmanlığı, bireylerin kariyer yolları hakkında bilinçli kararlar almalarına yardımcı olabilir, bu da daha fazla iş tatmini sağlayabilir. Sonuç olarak, kariyer danışmanlığı bireylere kariyerleri hakkında bilinçli kararlar vermeleri için ihtiyaç duydukları rehberlik, destek ve kaynakları sağlayabilir. İster öğrenci ister kariyer ortasında bir profesyonel ya da işle ilgili stres veya tükenmişlik yaşıyor olun, kariyer danışmanlığı kariyer hedeflerinize ve isteklerinize ulaşmanıza yardımcı olabilir. Devamı...
Geleceğin en popüler meslekleri bloğumuzun ikinci serisinde yine geleceğin dünyasının ihtiyaç ve taleplerinden feyz alarak popülerliğini arttıracak ve ortaya çıkacak birbirinden farklı meslekleri tanıyacağız. EpidemiyologBu mesleği icra edenler, toplumlarda oluşabilecek hastalıkların ve bu hastalıklara bağlı olarak oluşacak sağlık koşullarını başından sonuna dek araştıran araştırmacılar olacaklar. Hastalığın sıklığı, yeri, zamanı, semptomları üzerinde analizler yaparak önlenmesi ve yeni yolların keşfinde görev alacaklar. Akıllı Şehir UzmanıBu kavramı ilk okuduğunuzda aklınıza akıllı ev sistemleri gelmiş olabilir. İşte o akıllı ev sistemlerinin tüm bir şehri kapsayacak ve şehrin yapısını da akıllı hale getirecek uzmanlara ihtiyaç duyulacak. Şehirlerin neredeyse her metre karesine sensörler yerleştirilecek ve bu sensörler elektrik, su, doğalgaz, atık maddeler gibi pek çok iş için kullanılacak. Mekatronik MühendisiDisiplinler arası bir noktada olan mekatronik mühendisliği günümüzde olduğu kadar gelecekte de aranılan bir meslek olmayı sürdürecek. Otomotivden beyaz eşyaya, robotik üretimden havacılığa pek çok farklı sektörde geniş bir iş bulma kapasitesine sahip olacak. Drone PilotluğuGünümüzde de dronları pek çok alanda görebiliyoruz, kişisel eğlenceden fotoğrafçılığa birçok farklı alanda karşımıza çıkıyor. İnsansız hava araçlarının üretimi ve kullanımı her geçen gün artmakta. Bu cihazların kullanımı gelecekte birbirinden farklı sektörde artış göstereceğe benziyor. Bu teknolojiye hâkim olan uzmanlara ihtiyacın artacağı da ön görülebilir bir gerçek. 3D Üretim Mühendisi3D üretim, küçük büyük tüm endüstri üreticilerinin ürünleri tasarlama ve oluşturma şekillerinde değişikliğe gitmelerini tetikliyor. Bu teknoloji günümüzden geleceğe mühendislik derecelerinde oldukça etkili rol oynayacak. Özellikle imalat, tekstil ve sağlık teknolojilerinde 3D üretim mühendislerine talep oldukça fazla olacak. Biyometrik Yüz Okuma UzmanıDiğer bir adı “Antroface” olan biyometrik yüz okuma ve profilleri tanıma psikologlar, güvenlik güçleri, işe alım uzmanları gibi meslek gruplarında kullanılmaktadır. Yakın gelecekte yüz okuma ve tanıma becerisine sahip olan uzmanlara ihtiyaç ve talep artacak. Blockchain Uzmanı - GeliştiricisiKripto paralar geleceğin para birimini oluşturacak. Günümüzde yeni yeni popülerlik kazanmaya başlayan bu sanal para birimini gelecekte günlük hayatımızda, alışverişlerimizde de kullanmaya başlayacağız. Kripto paraların altyapısını, geleceğini ve teknolojini kavrayıp bu konuya hâkim olacak uzmanlara çok iş düşecek. Kripto paraların alt yapısını oluşturan blockchain teknolojisinde uzman kişilere olan ihtiyaç ve talep de her geçen gün artacak. Robot Koordinasyon UzmanıRobotlar sahiden de dünyayı ele geçirecek mi? İşin ironisi bir tarafa günümüzde robotlar artık hayatımızın içerisine dahil olmaya başladı. Bu akıllı ürünleri yaşamımızın dört bir yanında görmeye başladık ve gelecekte çok daha fazla alanda ve sık görmeye de devam edeceğiz. Dolayısıyla robotlar bazı meslekleri piyasadan sildiği gibi yeni meslekleri de yanında getirecek. Geleceğin en popüler meslekleri arasında robot koordinasyon uzmanları da yerini alacak. Bu meslek robotların onarım ve bakımının yanı sıra etkili çalışma prensipleri üzerinde de çalışmalar yapacak. Endüstriyel Veri BilimciEndüstriyel alanda verilerin toparlanması ve bu verilerin analizlerinin yapılmasıyla, üretim süreçlerinin daha doğru ve nitelikli yönetilmesini olanaklı hale getiren endüstriyel veri bilimciler; özellikle online alışverişin yükselmesi sebebiyle geleceğin popüler meslekleri içinde yer alacaklar. Finansal YöneticiFinans yöneticileri; finansal işlemlerin hazırlanması ve yönetilmesi süreçlerinde uzmanlaşmış kişilerdir. Bir şirket ya da kurumun finansal süreçlerini yöneten çalışanın, şirket açısından değeri yüksektir. Finans sektörünün gelecekte çok daha büyük bir hale geleceğini ön görmek zor değildir. Bu bağlamda finansal yöneticilerin de aranan insanlar olacağını söyleyebiliriz. Devamı...
Bir kız ormanda gezerken bir koza bulur, kozayı incelediğinde içindeki kelebeğin dışarı çıkmaya çalıştığını fark eder. Kız çok meraklanır ve kozanın içindeki kelebeği izlemeye başlar. Saatler geçmesine rağmen kelebek kozadaki küçük delikten çıkmayı başaramaz ve sonunda da hareketsiz kalır.Kelebeğin çıkamamasına üzülen kız yardım etmeye karar verir ve kozayı aldığı gibi evine götürür. Evde kelebeğin kozasını makasla keserek açar ancak kozanın içindeki kelebeğin vücudu şişmiştir ve kanatları henüz gelişmemiştir.Kız, kelebek kozadan çıktıktan sonra kanatlarının büyümesini bekler, ancak kelebeğin kanatlarında herhangi bir değişiklik olmaz. Kelebeğin kanatları gelişmediği için kelebek hiçbir zaman uçamayacaktır. Kelebek, büyük vücuduna küçük gelen kanatları yüzünden sadece yürüyebilir.Kız, kelebeğe yardım ederken iyi niyetlidir ancak kelebeğin kozadan çıkabilmek için vermesi gereken mücadelenin önemli bir amaca hizmet ettiğini anlayamaz.Kelebekler dar kozalarından çıkmaya çalıştıkça, vücutlarındaki sıvı kanatlarına doğru gider ve bu süreç onları uçmaya hazırlar. Ancak kız, kozayı makasla açarak kelebeğin doğal ve zorlu sürecine müdahale etti ve gelişimini engelledi. Yukarıdaki hikayemizde anlatıldığı gibi mücadelelerinizi sevin, çünkü onlar sizi geliştirir, olgunlaştırır ve güçlü kılar. Zor zamanlarla/olaylarla karşı karşıya kaldıkça, gelecekte işinize yarayacak önemli deneyimler elde edersiniz ve karakterinizi güçlendirirsiniz.Kısaca hayatta zorluk yaşamadan gelişim olmaz. Bu yüzden konfor alanlarımızdan çıkıp yeni sorumluluklar almalıyız, yapamam dediğimiz işlere kalkışmalıyız ve yeni deneyimlerin peşinden gitmeliyiz. Zor zamanlar güçlü insanlar yaratır. Güçlü insanlar iyi zamanlar getirir.-Micheal Hopf Devamı...
“DEĞİŞMEYEN TEK ŞEY DEĞİŞİMİN KENDİSİDİR.” demiş Heraklitos. Değişim ve gelişim, içinde bulunduğumuz yüz yılda katlanarak artarken gelecekte daha da hızlanarak devam edeceği ön görülüyor. Bu değişim ve gelişimin en büyük kolonlarından biri elbette teknolojik ve bilimsel gelişmeler. Bu gelişmeler; kültürel, sosyal, çevresel ve ekonomik olarak bizleri etkiliyor. Meslekler de bu dönüşümden nasibini alacaktır elbette. Bazı meslekler zaman içerisinde önemini kaybederken yerini daha popüler olan mesleklere bırakıyor. İşte geleceğin popüler mesleklerinden bazıları:Veri DedektifiŞirketler, bizlere daha fazla ürün satabilmek için bilgilerimizi toplamaya çokça zaman ve para harcamaktadır. Veri dedektifleri, cihazları tarayarak insanlara daha iyi hizmet verilebilmesi için araştırmalarda bulunup IoT (Internet of Things) cihazlardan ve ağlardan alınan verileri analiz ederek işletmelere ve kuruluşlara veri temelli fikirler sunacak pozisyonda olacaklardır. Mobil Uygulama ve Oyun GeliştiriciGünümüzde de rağbet gören bir sektör ve meslek grubudur. Alışverişten, sosyal yaşama, müzik dinlemekten, bankacılığa kadar pek çok farklı alanda kendisine daha çok yer edinecek ve hayatımızda daha sık görmeye başlayacağız.Yapay Zekâ UzmanıGelecekte üretim, sağlık, eğitim, teknoloji ve daha pek çok alanda yapay zekaların kullanımı yaygınlaşacak ve yapay zekâ konusunda uzmanlaşmış kişilerin varlığına ihtiyaç duyacağız.E-Spor KoçuBilgisayar oyunları üzerine düzenlenen oyun turnuvalarında profesyonel oyuncular yarışır. Bu turnuvaların sonunda da büyük ödüller kazanılabilir. Kazanmak için ise sıkı ve disiplinli çalışılması gereken bir süreçten geçmeleri gerekir. E-sporcular bu süreçte motivasyon, konsantrasyon, koordinasyon gibi konularda antrenörlük ve mentorluk edecek koçlara ihtiyaç duyacaklardır.İnsan Kaynakları UzmanıGünümüzde oldukça popüler ve yaygın olan bir meslek dalı olarak insan kaynakları uzmanlığı gelecekte de popülerliğini koruyacak. Özellikle soft insan kaynakları uygulamaları olarak geçen, çalışan bağlılığını attırma, performans ve motivasyon yükseltme, çalışanlara eğitim verme, kariyer danışmanlığı yapma gibi alanlarda da etkisinin gün geçtikçe artacağını söyleyebiliriz.Dijital Pazarlama UzmanıHayatın gitgide daha da dijitalleşeceği gelecekte, şirketler de kendilerini dijitale aktarmada daha aktif olacaklardır. Dijital dünyada daha belirgin olmak, müşterilere ulaşma konusunda daha başarılı olmak ve satışları yükseltmek için dijital pazarlama uzmanlarına daha çok ihtiyaç duyulacak.Alternatif Enerji Uzmanlığı Yenilenemez enerji kaynakları (kömür, petrol, doğalgaz vb.) her geçen gün tükenmektedir. Gelecekte bu enerjilere alternatif olabilecek enerjilerin kullanımı yaygınlaşacaktır. Bu sebeple alternatif enerji uzmanlarına olan ihtiyaç da oldukça fazla olacaktır. Metaverse UzmanıGünümüzde yeni yeni lügatımıza giren metaverse kavramı gelecekte hayatımızla tamamen bütünleşeceğe benziyor. Bu yeni oluşturulan dijital evrene uyumlu pek çok iş kolu ve meslek ortaya çıkacak. Metaverste görev alacak araştırmacılar, tasarımcılar, yazarlar, eğitmenler olacak.Ekoloji UzmanıEkoloji, insanların ve diğer canlı türlerinin birbirleri ve çevreleriyle kurdukları ilişkileri inceleyen bir bilim dalıdır. İnsan nüfusunun hızla artması, su kaynaklarının azalması, küresel ısınma, doğal yaşam alanlarının azalması gibi etkenlerin gelecekte ciddi sıkıntılar doğuracağı aşikardır. Bu sebeple gelecekte ekoloji uzmanlarına doğan ihtiyacın da artacağını söyleyebiliriz.Sentetik Biyoloji UzmanlığıBesin kaynaklarının başında kırmızı et, beyaz et ve balık gelmektedir. Bunların her birinin sınırlı olduğunu biliyoruz. Günümüzde vegan/vejetaryen beslenme şeklini benimseyen insanların sayısı her geçen gün artmakta. Gelecekte daha yaygın hale geleceğini söylemek zor değil. Sentetik biyoloji alanında çalışan uzmanlar, laboratuvar ortamında yapay et üretimi yaparak hayvan katlinin ve besin yetersizliğinin önüne geçerek gelecekte oldukça önemli ve popüler bir pozisyonda olacaklar. Devamı...
Bir kasabada yaşayan iki oduncu her gün beraber odun keserlermiş. Bu iki oduncunun ağaç kesme ile ilgili eşit tecrübesi ve ekipmanı varmış, cüsseleri de birbirine benzermiş.Beraber çalışırlarken birinci oduncu hiç mola vermeden akşama kadar çalışırmış, ikinci oduncu ise çalışırken mutlaka kısa molalar verirmiş.Birinci oduncu ikinci oduncudan daha fazla çalışıyormuş gibi görünse de ikisi de her günün sonunda aynı sayıda ağaç kesiyorlarmış.Birinci oduncu sonunda bu duruma sinirlemiş ve “Ben akşama kadar hiç durmadan çalışıyorken sen nasıl oluyor da benimle eşit sayıda ağaç kesmiş oluyorsun?” diye sormuş.Buna karşılık olarak ikinci oduncu ise, “Çok basit, sen durmadan çalışırken ben arada bir dinlenip baltamı biliyorum. Keskin baltayla, daha az uğraşarak daha çok ağaç kesilir.” diye cevap vermiş. Yukarıdaki hikayemizde de anlatıldığı gibi çok çalışmak yerine akıllı ve verimli çalışmak bizi başarıya gerekenden daha çok çalışmadan götürür.Verimli Çalışma Nedir?Verimli çalışma, kişinin yapması gereken görevleri/işleri en az zaman ve emek kaybıyla en doğru şekilde yerine getirmesine denir. Özünde, verimliliği artırmak, kişinin daha çok değil, daha akıllı çalışmasına yardımcı olmakla ilgilidir.Çalışmalarınızın Verimliliğini Arttırabilmeniz İçin Birkaç Tavsiye1-Yapılacaklar listenizi sadeleştirmekle başlayın.Günlük yapılacaklar listenizi doldurup kendinizi sıkmaktansa o gün bitirmeniz gereken üç ile beş arasında madde yazabilirsiniz. Böylece yapılacaklar listesindeki uzun ve siz yaptıkça bitmeyen işleri daha az maddeler halinde görmek sizi daha çok motive edecektir.2-Kendinize program hazırlayın.Programınızı hazırlarken gerçekçi olun, sadece gün içerisinde bitirebileceğiniz maddeleri programınıza ekleyin. Ayrıca programınıza molaları ve en zinde olduğunuz saat dilimlerine önemli işlerinizi eklemenizde fayda var, çalışma aralarında vereceğiniz molalar sayesinde zihniniz daha canlı kalır.3-Düzenli molalar verin.Düzenli molalar kullanmak konsantrasyonun artmasına yardımcı olabilir. Bazı araştırmalar, uzun süren işler arasında kısa molalar vermenin sabit bir performans seviyesini korumanıza yardımcı olduğunu gösteriyor. Eğer mola vermeden çalışırsanız da performans kaybı yaşayacağınız kesin.4. “İki dakika kuralını” uygulayınGirişimci Steve Olenski, çalışma verimliliğinizi artırmak için "iki dakika kuralını" uygulamanızı öneriyor. Uygulama şu şekilde; bildiğiniz bir görev ya da eylemi iki dakika ya da daha kısa sürede gerçekleştirecekseniz ertelemeyin, hemen yapın. Olenski’ye göre, görevi hemen tamamlamak, daha sonra geri dönmekten daha az zaman alır.4-Görevlerinizi önceliklendirin.Sizi hedefinize ulaştırmada herhangi bir katkısı olmayan konular üzerine çalışmayı bırakmalısınız. Bunun yerine enerjinizi ve zamanınızı hedeflerinize doğrudan katkısı bulunan sizi ileriye taşıyan projelere, işlere ayırmalısınız.5-Sağlıklı iletişim kurun.Çalışma ortamında iş yaptığınız kişilerle sağlıklı bir iletişim kurmak yanlış anlaşılmaların yol açacağı vakit kaybını önleyecektir. Sağlıklı iletişimin olmadığı bir çalışma ortamında işler iki kere ve/veya yanlış yapılabilir, önceliği olan işler yerine acil olmayan işler üzerine yoğunlaşılabilir. Ancak etkili ve sağlıklı bir iletişim sayesinde işler önceliklendirilir ve gereksiz işler yapılmaz böylece zamandan ve zihinsel enerjinizden tasarruf etmiş olursunuz. Devamı...
Bir grup kurbağa orman boyunca zıplayarak ilerliyorlardı, gruptaki kurbağalardan ikisi kazara çukura düştüler ama neyse ki çukurun dibine değil de çukurun içindeki bir çıkıntıya denk geldiler.Diğer kurbağalar hemen çukurun etrafına toplandılar, çukurun derinliğini ve karanlığını görünce aşağıdaki kurbağaların oradan çıkmasının mümkün olmadığını düşündüler ve çukurdan çıkmaya çalışan kurbağalara oradan çıkmalarının imkansız olduğunu söylemeye başladılar.Çukurdaki kurbağalar diğer kurbağaları dinlemeyip çıkıntıdan yukarıya zıplamaya devam ettiler.Yukarıdaki kurbağalar çukurdakilere boşuna uğraştıklarını, ne yaparlarsa yapsınlar kurtuluşun olmadığını söylemeye devam ettiler.Tekrar tekrar denedikten sonra çukurdaki kurbağalardan biri yukarıdaki kurbağaların sözlerinden umutsuzluğa kapıldı, çukurdan bir çıkış yolunun olmadığına karar verdi ve denemekten vazgeçti. Kaderini kabul edip çukurun derinliklerine doğru kendini bıraktı. Öte yandan diğer kurbağa tüm gücüyle her seferinde daha da yukarı zıplamaya devam etti, onu izleyen kurbağalar da başaramayacağını ve boşa uğraştığını söylemeye devam ediyorlardı.Ama çukurdaki kurbağa pes etmeden var gücüyle zıplıyordu ve sonunda da yukarı çıkmayı başardı. Kurbağa yukarı çıkınca diğer kurbağalar, “Biz hiçbir kurbağanın o kadar yükseğe zıplayıp çukurdan çıkabileceğini düşünmüyorduk, bizi duymadın mı?” dediler.Kurbağa, diğerlerine duyamadığını işaretle izah etti.Aslında kurtulan kurbağa yukarıdaki kurbağaların onu desteklediğini düşünmüştü ve motive olup her seferinde daha da yukarı zıplamak için çaba sarf etmişti. Yukarıdaki hikayemizde de anlatıldığı gibi söylenen sözler çok etkilidir. İnsanlar sizi motive edebileceği gibi demotive edip kendinize olan inancınızı da sarsabilir ve olumlu ya da nötr durumları karamsar şekilde algılamanıza neden olabilir.İş hayatında yöneticiniz sizden beklentilerini size net bir şekilde anlatmayıp sizi belirsizlikte bırakarak; size bir hedef göstermeyerek, çalışmalarınızı başarılarınızı görmezden gelerek sizi demotive edebilir. Bu gibi durumlarda kendinizi nasıl tekrar motive edebileceğiniz ile ilgili birkaç tavsiyede bulunalım. 1-Motiveymiş gibi davranmakDemotive olduğunuz anlarda motiveymiş gibi davranarak duygularınızı yönlendirebilirsiniz. Harekete geçmek için motive olmayı beklemek yerine ilk başta harekete geçin, planladığınız ama motive hissetmediğiniz için ertelediğiniz işlerinizi bitirdikçe kendinizi daha iyi hissetmeye başlayacaksınız.2-Olumsuz düşüncelerin tersine odaklanmakMotivasyonunuz düşük bir haldeyken muhtemelen önceden sizi heyecanlandıran bir proje veya bir iş hakkında bile “çok zor olacak”, “zaten tamamlayamam” gibi olumsuz düşüncelere kapılabilirsiniz.Kendinizi bu gibi düşüncelerin tersini düşünmeye zorlayın. Şöyle ki; başarısız olacağınızı düşündüğünüzde tersi olarak neden başarılı olabileceğinizi düşünmeye çalışın, veya bir işi bitiremeyeceğinizi düşündüğünüzde, bitirebileceğinize dair olan tüm nedenleri sıralayın.Bu şekilde kötümser düşüncelerin önüne geçebilirsiniz. Bu olayların/ işlerin düşündüğünüzden daha iyi sonuçlanması ihtimalinin var olduğunu size gösteren bir yöntemdir. Bu şekilde motivasyonunuzun yükseldiğini görebilirsiniz.3-Kendinize daha şefkatli davranınAraştırmalar, zorluklarla mücadele ederken kişinin kendisini sertçe eleştirmesindense şefkat göstermesinin çok daha motive edici olduğunu gösteriyor.Örneğin işinizle ilgili yaptığınız bir hata sonrasında kendinizi sert şekilde eleştirip kızmaktansa, hatanızı kabullenip kendinize sanki sevdiğiniz bir arkadaşınıza destek oluyormuş gibi davranın.4-10 dakika kuralını uygulayınÖrneğin bir konu üzerinde çalışmaya başlamak için yeterli motivasyonunuz yoksa kendinize 10 dakika çalışma hedefi koyun. 10 dakika çalıştıktan sonra konu ile ilgili çalışmaya devam edip etmeyeceğinize karar verin. Çünkü bir işe başlamak en zor kısmıdır, sonrasında aslında işin o kadar zor olmadığını fark edersiniz. “Çaresiz kaldığında, Atatürk gibi düşün!” Norveç Atasözü Devamı...
Yüz yıllar önce İtalya’nın küçük bir kasabasında, küçük bir dükkana sahip ve tefeciye yüklü miktarda borcu olan bir adam yaşardı. Tefeci çok yaşlı, kaba bir adamdı ve kendisine borcu olan adamın genç kızını çok beğeniyordu. Tefeci, borçlu adama bütün borçlarını silebileceği bir teklif yapmayı düşündü. Teklifi şuydu; tüm borçlarını silme karşılığında, borçlu adamın genç kızı kendisiyle evlenecekti. Fakat borçlu adam bu teklife fena kızmıştı. Teklifi hoş karşılanmadığı için tefeci başka bir yol düşündü ve borçlu adama bir başka teklifte bulundu; "Bir bez torbanın içine biri siyah, biri beyaz olan iki tane çakıl taşı koyacağım. Sonra kızın bu torbadan bir çakıl taşı alacak. Eğer aldığı çakıl taşı siyah ise borçlarının hepsi silinecek ama kızın benimle evlenmek zorunda kalacak. Eğer çakıl taşı beyaz ise borçların yine silinecek ama bu sefer kızın benimle evlenmek zorunda kalmayacak." Borçlu adamın bahçesindeki çakıl taşlarından oluşan bir patikada duran tefeci eğildi ve yerden iki çakıl taşı aldı. Bu sırada genç kız tefecinin aldığı iki çakıl taşının da siyah olduğunu gördü. Tefeci çakıl taşlarını torbaya koyduktan sonra kıza torbadan bir çakıl taşı almasını söyledi. Genç kızın doğal olarak 3 seçeneği vardı. 1-Torbadan çakıl taşı seçmeyi reddetmek. 2-Torbadaki iki çakıl taşını da alıp, tefecinin hilesini ortaya çıkarmak. 3-Torbadaki çakıl taşlarının ikisinin de siyah olduğunu bilerek bir çakıl taşı almak ve babasının borçlarının silinmesi için kendisini feda etmek. Genç kız bunları düşündükten sonra torbaya uzanıp bir tane çakıl taşı aldı, tam çakıl taşının rengine bakmak üzereyken "yanlışlıkla" taşı yere diğer çakıl taşlarının arasına düşürdü. Genç kız tefeciye; "Çok sakarım. Neyse ki önemli değil çünkü torbanın içine baktığınızda kalan çakıl taşından hangi rengi aldığımı anlarsınız." Torbada kalan çakıl taşı tabi ki de siyahtı, tefeci de yaptığı hilenin ortaya çıkmaması için genç kızın aldığı çakıl taşının beyaz olduğunu kabul etmek zorunda kaldı ve babasının borçlarını sildi. Yukarıdaki hikâyeden şu sonucu çıkarabiliriz; zor ve işin içinden çıkılmaz bir durumun üstesinden gelmek için her zaman bir yol vardır. Bunun için içinde bulunulan durumun size verdiği seçeneklerin dışında yaratıcı düşünebilmek ve verilen seçenekleri hemen kabul etmemek gerekir. Yaratıcı Düşünme Nedir? Yaratıcı düşünme, bir duruma veya konuya yeni ve farklı bir şekilde bakma eylemidir. Bu, bir soruna benzersiz bir çözüm bulmak, bir görevi yerine getirmek için yeni bir sistem oluşturmak veya bir zorluğun üstesinden gelmek için alışılmışın dışında bir yaklaşım bulmak anlamına gelebilir. Yaratıcı düşünme size, özgeçmişinizi, ön yazınızı hazırlama konusunda, iş mülakatlarında ve iş hayatınızda da yardımcı olur. Yaratıcı Düşünme Becerisini Geliştirmek 1- Konfor alanınızın dışına çıkın. Hep aynı tür dizi, film, kitap veya makaleleri tüketmek yerine farklı alanlara yönelmeyi deneyin. Örneğin, belgesel izlemeyi seviyorsanız, kurgusal şeyler izleyin. 2- Her gün küçük de olsa bir şey üretin. Bu bir düz yazı, bir şiir veya bir karalama bile olabilir. Burada önemli olan her gün kendinize yaratıcı olmak için az da olsa zaman ayırmış olmanız. 3- Yürüyüş yapın. Araştırmalar yürüyüş yapmanın yaratıcı düşünmeyi geliştirdiğini göstermiştir. Ayrıca bu yürüyüşlerin açık havada yapılmasına da gerek yok, isterseniz evinizde de yürüyüş yaparak yaratıcı düşünme becerinizi geliştirebilirsiniz. 4- Günün en verimli olduğunuz zamanı bulun. Çoğu insan günün belli saatlerinde olduklarından daha enerjik ve yaratıcı hissederler. 5-Yeni şeylere açık olun. Rutininizi değiştirmek, yeni fikirler keşfetmek ve yeni deneyimler elde etmek, yaratıcı düşünme becerinizi arttıracaktır. Yaratıcı düşünme becerimizi nasıl geliştirebileceğimizden bahsettik, şimdi de yaratıcı düşünme becerimizi kullanabileceğimiz işlerden bahsedelim. Yaratıcı Düşünme Becerinizi Kullanabileceğiniz İşler1-Bilgisayar oyunu tasarımcısı 2-Grafik tasarımcı 3-Sosyal medya yöneticisi 4-Metin yazarı 5-Dijital pazarlamacı 6-Kullanıcı deneyimi tasarımı 7-Yazılım mimarı Bu işlerin ortak özelliği hepsinin yaratıcı düşünme ile icra edilebilmeleridir. Yukarıdaki örnekler gibi daha birçok yaratıcı düşünme etrafında şekillenen işler vardır. Biz sadece birkaçını örnek olarak verdik. Yaratıcılık, herkesin gördüğünü görmek ve kimsenin düşünmediğini düşünmektir. -Albert Einstein Devamı...
Bir anne deve ve yavrusu ağacın altında uzanıyorlardı. Yavru deve annesine " Neden hörgücümüz var?" diye sordu. Annesi biraz düşündükten sonra "Biz çöl hayvanlarıyız, hörgücümüzde, çölde hayatta kalmak için su depolarız." diye yanıtladı. Yavru deve annesinin bu cevabı üzerine biraz düşündü ve " Tamam, peki neden bacaklarımız uzun ve ayaklarımız yuvarlak? " diye sordu. Annesi "Bacaklarımız ve ayaklarımız çölde yürüyebilmemiz için bu şekildeler. " diye yanıtladı. Yavru deve bu cevabın da üzerinde biraz düşündükten sonra "O zaman kirpiklerimiz neden uzun? Bazen uzun olmaları beni rahatsız ediyor? " diye sordu. Annesi " Uzun ve kalın kirpiklerimiz gözlerimizi çöl kumundan korur." diye cevap verdi.Yavru deve bütün bu aldığı cevaplardan sonra uzun uzun düşündü ve sonunda annesine dönüp şunları söyledi " Tamam, anlıyorum. Hörgücümüz çölde hayatta kalalım diye su depolamamız için, bacaklarımız çölde yürüyebilmemiz için ve uzun kirpiklerimiz de gözlerimizi çöl kumlarından korunmak için. Peki o zaman biz neden hayvanat bahçesindeyiz? " Yukarıdaki hikayemizde de anlatıldığı gibi yeteneklerini kullanabildiğin doğru yerdeysen yeteneklerin yararlı olur, aksi takdirde boşa harcanır. Bu yüzden yeteneklerimize uygun meslek seçimi ve bu seçtiğimiz mesleği doğru yerde ve doğru kişilerle etkileşim halindeyken icra etmek çok büyük önem arz etmektedir. Kendinize uygun olan mesleği bulabilmeniz için birkaç ipucu;1- Hedeflerinizi ve becerilerinizi değerlendirin.2-Kariyer seçenekleri hakkında beyin fırtınası yapın. Sizin için mükemmel iş henüz keşfetmediğiniz iş olabilir, bu nedenle açık fikirli olmalısınız.3- Kendinize uygun bulduğunuz meslekte önce stajyer olarak çalışın ya da geçici bir pozisyon bulun.4-En uygun mesleği bulma aşamasında esnek olun. Hedeflerinize ve becerilerinize uyan küçük bir fırsat bulursanız, küçük bir iş olsa bile denemelisiniz. Önce küçük adımlarla ilerlemelisiniz ki büyük adıma hazırlık olsun.5- Hedeflediğiniz meslek ve becerilerinizin üzerine tekrar düşünün. Kendinize uygun olduğunu düşündüğünüz meslek hakkında bilgi aldıktan sonra hala o alanda çalışmak isteyip istemediğinizi gözden geçirin.6- Geçmiş tecrübelerinizi gözden geçirin. Okul döneminizde severek yaptığınız küçük işler varsa bunları nasıl tam zamanlı yapabileceğiniz hakkında düşünün. "Yazgıların en güzeli, bir insanın sahip olabileceği en büyük hazine, tutkuyla yaptığı bir iş için ona para ödeniyor olmasıdır."- MASLOW Devamı...
İşe gitmek herkes için keyifli bir deneyim olmayabilir. Ancak, işe gitmek zorunda olduğumuzdan motivasyon bulmak önemlidir. Aşağıdaki teknikler, işe gitmek istemeyenlerin motivasyonunu artırabilir:Hedef belirleme: Kendinize hedefler belirleyin ve bunları gerçekleştirmek için çalışın. Hedefleriniz, küçük ve ulaşılabilir olmalıdır.Pozitif düşünceler: Olumlu düşüncelere odaklanın ve negatif düşüncelerinizi yok edin. Kendinize güvenli ve başarılı olduğunuzu söyleyin.Sosyal destek: Arkadaşlarınız ve aile üyeleriniz ile işe gitmeyi konuşun. Onların desteği ve teşviki size güç verebilir.Fiziksel aktivite: Düzenli olarak egzersiz yapın. Bedeninizi hareket ettirmek, daha enerjik ve motivasyonlu hissetmenize yardımcı olabilir.Keyifle yapılan işler: İşinizdeki keyifli işleri bulun ve bunları yapmaya çalışın. Bu, işe gitmek için daha fazla istekli olmanıza yardımcı olabilir.Başarı hikayeleri: Başka insanların başarı hikayelerini dinleyin ve kendinize bunları uygulama fırsatı verin.Meşguliyet ve hobiler: Boş zamanlarınızda keyifle yapabileceğiniz meşguliyet ve hobiler bulun.Dinlenme ve yolculuk: Zaman zaman dinlenme ve yolculuk yapın. Bu, stres düzeyinizi azaltabilir ve motivasyonunuzu artırabilir.Kendine saygı: Kendinize saygı duyun ve kendinizi önemseyin. Her zaman kendinize değer verin.Uyku ve beslenme düzeni: Uyku düzeninizi ve beslenmenizi düzenli tutun. Yeteri kadar uyku, beden ve zihninizin dinlenmesine ve yenilenmesine yardımcı olabilir. Düzenli ve dengeli bir beslenme, enerji seviyenizi artırarak motivasyonunuzu artırabilir. "Başarı, istekli bir zihin ve harekete geçen bir bedendir." Zig Ziglar Devamı...
Bir gün genç bir kız babasına hayatının ne kadar kötü ve stresli olduğu ve bu konuda ne yapması gerektiğini bilmediği ile ilgili yakınır. Sürekli savaşmaktan ve zorlanmaktan yorulduğundan bahseder. Her seferinde bir problemi çözdüğünü ve arkasından başka bir problemin karşısına çıktığını söyler. Babası kızını mutfağa götürür. Üç tencereye su doldurur ve hepsini ocağın üstüne koyar. Tencerelerdeki sular kaynamaya başladığında sırasıyla bir tencereye patates, diğerine yumurta ve sonuncusuna da biraz kahve çekirdeği atar ve kızına hiçbir şey söylemeden kaynamalarını bekler. Bir süre sonra kızın babası kaynayan tencerelerin altını kapatır. Patatesi ve yumurtayı ayrı tabaklara, kahveyi de bir bardağa koyar. Kızına dönüp, "Ne görüyorsun? " diye sorar. Kızı sabırsızlıkla "Patates, yumurta ve kahve" diye cevaplar. Babası "Daha dikkatli bak. Patatese dokun." der. Genç kız patatese dokunur ve yumuşak olduğunu hisseder, ardından babası kızına yumurtayı alıp kırmasını söyler. Kız yumurtayı kırıp kabuklarını soyunca haşlanmış sert yumurtayı incelemeye başlar. Son olarak babası kahveden bir yudum almasını ister. Kahvenin lezzeti kızın yüzünde bir gülümseme oluşmasına neden olur. Ardından kız babasına " Bunlar ne demek? " diye sorar. Babası açıklamaya başlar, "Patates, yumurta ve kahve çekirdeği hepsi aynı zorlukla/stresle yüzleşti- (kaynayan su). Ancak, her biri farklı tepkiler verdi." "Patates kaynar suya girmeden önce sertti, ama kaynar suya maruz kaldıktan sonra yumuşak ve kolay parçalanan, zayıf bir hale geldi." "Yumurta kaynar suya girmeden önce kırılgandı ve sadece ince dış kabuğu onu koruyordu. Kaynar suda kaldıktan sonra kabuğun içindeki yumurta sert hale geldi." "Ancak kahve çekirdekleri özeldi. Çekirdekler kaynar suya maruz kaldıktan sonra suyu değiştirdiler ve yeni bir şey yarattılar." Kızına " Sen hangisisin?" diye sordu. "Zorluk ve stres karşısında sen nasıl tepki veriyorsun? Patates, yumurta ya da kahve çekirdeklerinden hangisisin?" İş stresinin etkileri ve sonuçları Stres düzeyinin üst seviyelerde olduğu çalışma ortamlarında performansın genellikle düşük olduğu görülür. Belli bir seviyedeki stres çalışan üzerinde olumlu etkiler gösterebilir. Ancak stres makul düzeylerde olduğu takdirde; kamçılayıcı bir güç olabilir ve çalışanın başarısını tetikleyebilir. Stres seviyesinin aşağılara düşmediği bir çalışma ortamı çalışanların bağlılığını zayıflatır ve çalışanlar üzerlerinde stres yaratan ortamlardan uzaklaşmak isterler. İş Hayatında Stresle Nasıl Baş Edilir? - Ekstra iş yükü almamaya çalışın. - İhtiyaçlarınızı ve gerekliliklerinizi arka plana atmamaya özen gösterin. - Düzenli ve planlı çalışma ortamı yaratın. - İşlerinizi pratik hale getirmek için teknolojiden yararlanın. - Başarılarınızı ödüllendirin. - Sevmediğiniz işleri, enerjiniz yüksek olduğunda yapın Sizin de her ne kadar iş hayatınız stres dolu olsa bile bireysel stresinizi kontrol altında tutup hikayemizde bahsettiğimiz gibi kahve çekirdeklerinden olabilir ve stresli durumları kendi avantajınıza çevirip yeni şeyler öğrenebilir, durumu keyifli hale getirebilirsiniz. Devamı...
Özel hayatımızda olduğu gibi iş yaşamımızda da maalesef bizi zor durumda bırakan, strese sokan, tabir-i caizse canımızı burnumuza getiren birçok insanla karşı karşıya gelmek zorunda kalıyoruz. Bu yazımızda sizlere kısa bir mobbing hikayesi anlatacağım.Öncelikle mobbingi şöyle yüzeysel bir tanımlayalım. Mobbing ya da bir başka deyişle bezdirme (aslında tam anlamıyla bu kelime karşılıyor mobbingi), bir grup insanın, bir kimseye veya başka bir gruba sosyal kabadayılık yapmasıdır. En iyi ifade eden anlamıyla da yıldırma veya iş yerinde psikolojik baskı anlamlarına gelmektedir.Mobbingden kısaca bahsettiğimize göre hikayemize dönelim…Ayşe üç yıldır büyük bir hukuk bürosunda avukat asistanı olarak çalışmaktadır. Kızımız oldukça çalışkan, işini severek yapan ve büroda da çok sevilen biriydi. Duygu ise Ayşe’den 6 ay sonra avukat asistanı olarak işe başlamıştı. Duygu da işini severek yapan; ancak oldukça hırslı biriydi.İkisi de farklı avukatların asistanlığını yapıyor ve birbirlerinin işlerine karışmıyorlardı. Günlerden bir gün Ayşe, Duygu’nun kendisi hakkında ileri geri konuştuğunu, olmadık iftiralarla onu suçladığını öğrendi. Ayşe, çalıştığı avukatı çok sevdiği için sesini çıkarmadı ve Duygu ile herhangi bir iletişim kurmadı. Bu bir yıl, iki yıl, üç yıl böyle devam etti. Ayşe, çalıştığı avukatı ve büro ortamını sevdiği için hatır gönül namına bu süreçte sessizliğini korudu. Çalıştığı avukata olaylardan bahsetmesine rağmen avukat ‘’Duymamazlıktan gel. Umursama.’’ gibi cümlelerle Ayşe’yi rahatlatmaya çalışıyordu. Günler bu şekilde geçerken, Duygu’nun asistanlığını yapmakta olduğu avukat işten ayrıldı. Tesadüf bu ya, bu esnada baş asistanlık pozisyonunun da boşalması ile Duygu, baş asistan oldu. Aynı pozisyonda iken bile sıkıntılar çeken Ayşe, şimdi daha büyük bir mobbinge maruz kalacağından endişelenmeye başladı, nitekim de öyle oldu. Duygu, mobbingin şiddetini arttırarak Ayşe’nin işten ayrılması için onu iyice zorluyordu. Duygu ile Ayşe arasındaki huzursuzluk ilerledikçe, bu durum hukuk bürosu sahibine de yansımaya başladı. O da bu durumdan rahatsız olacak ki, Ayşe’yi farklı bir avukatın asistanlığına vermeyi düşündü, Ayşe’nin bunda bir art niyet aramaması gerektiğini, daha iyi bir çalışma ortamı yaratmak için böyle bir karar aldığını belirtti. Ancak bu değişiklik Ayşe’yi büro sahibinin korumasından da çıkarıyordu bir nevi; çünkü Ayşe onun asistanıydı ve kendisiyle doğrudan iletişim halindeydi. Bunu fırsat bilen Duygu, mobbinglerine ara vermeden baskısını arttırmaya devam ediyordu. Duygu, bir gün Ayşe’yi odaya çağırdı ve ayağını denk almasını söyledi. Ayşe yılmaya başladı, istifa etmeyi düşünüyordu artık, bu kararını da en yakın arkadaşıyla paylaştı. Arkadaşı ise fevri davranmamasını, 3 yıllık emeğinin haksız bir şekilde elinden gitmemesi için sabretmesini telkin ediyordu. Bu konuşma üzerine biraz sakinleşen Ayşe, istifa etmek yerine kalıp mücadele verme kararı aldı. Bir taraftan, istifa ederse onca yılın sevinci, üzüntüsü, maruz kaldığı mobbinglerin Duygu’nun yanına kalmasını istemiyordu. Diğer taraftan da haklı gerekçelerini sunarak, işten ayrılması durumunda alacağı 3 yıllık tazminat ile yeni iş arama sürecinde bir nebze olsun geçim derdine çare bulabilecekti. Ayşe, büro sahibi ve aynı zamanda asistanlığını yaptığı avukatla durumu konuşmaya karar veriyor; fakat avukat onun iş yerindeki performansını sevdiğini ve ayrılmasını istemediğini belirtiyor. Diğer taraftan da bu çatışmalardan bıkmış olacak ki eskisi gibi Ayşe’nin kendi asistanı olarak devam etmeyeceğini kendisine bildiriyor. Demişti ya “daha iyi olacağını düşünüyorum” diye! Ayşe bu durumdan iyice bunalmış ve ne yapacağına karar veremiyordu…Peki siz Ayşe’nin yerinde olsaydınız ne yapardınız? İstifa edip yeni iş arayışına mı giderdiniz yoksa mobbinge maruz kalarak tazminatınızı almak için işten çıkarılmayı mı beklerdiniz? Devamı...
İnsan kaynakları yönetimi sanayi devrimi ile gelişmiştir ancak devrimden önce de çeşitli uygulamalarla tarihte kendisine yer bulmuştur. Örneğin, M.Ö. 1750 yılında Hammurabi Kanunları ile asgari ücret belirlenmiş; ustaların çıraklarına becerilerini aktarma yükümlülükleri olmuş ve inşaatçılar için kalite standartları getirilmiştir. Bir diğer örnek ise M.S. 605 yılında Çin’de yapılan memur seçme sınavlarıdır. Belgelenen ilk "modern" personel seçimidir ve sonraki sınav sistemlerini etkilemiştir. İnsan Kaynakları Yönetiminin Tarihsel Gelişiminde Önemli İlkler1790-1820 Sanayi devriminin ilk dalgasının yükselişi ile işçi haklarını korumak için işçi sendikaları kuruldu. 1820-1914 Sanayi devriminin ikinci dalgasında kuruluşlar büyüdükçe, işverenler verimliliği ve üretkenliği artırarak karlarını en üst düzeye çıkarmak istemişlerdir. Bu hareketin liderlerinden biri Frederick Taylor’dı.Henry Ford, Ford’un montaj hattını tanıtması ve Model T’nin üretiminde de Taylor’ın ilkelerinin çoğunu uyguladı. Bilimsel Yönetimin sonucu olarak işçilerin işe alınması, eğitimi ve performansına odaklanıldı. Montaj hattı uygulamaları arttıkça verimlilik ve karlılık da arttı. İşçilerin o dönemlerde uzun saatler ve güvensiz koşullarda çalışmaları normal olarak karşılanıyordu. 1911’de New York’taki Triangle Shirtwaist fabrika yangınında, 140’tan fazla işçi (çoğunlukla kadın ve çocukların) hayatını kaybetti. Sonuç olarak, işyeri güvenliği gündeme gelen bir konu haline geldi.1894 Yeni Zelanda asgari ücret ile ilgili kanun çıkardı.1900 B.F. Goodrich firması ilk insan kaynakları departmanını kurdu.1902 National Cash Register firması insan kaynakları departmanını ilk kez personellerin sorunları ile ilgilenmek ve işçi ilişkilerini geliştirmek için kurdu.1911 Frederick W. Taylor, bilimsel yönetim ilkeleri ile farklılaştırılmış ücret sistemini oluşturdu.1917-1941 Amerika’nın 1917’de I. Dünya Savaşı’na girmesi ve ardından 1941’in sonlarından itibaren II. Dünya Savaşı’na katılması, askeri personel ve işgücü için muazzam bir talep yarattı. Bu kadar yüksek işgücü talebi ile işgücü seçim sürecine daha fazla odaklanıldı. İşverenler, giderek artan bir şekilde, yalnızca bedensel anlamda güçlü olmayan, aynı zamanda doldurulacak pozisyonun özel ihtiyaçlarını karşılayabilecek şekilde seçilmiş işçiler bulmaya çalışıyorlardı.1927-1932 Elton Mayo ve arkadaşlarının yaptığı Hawthorne deneyleriyle personellerin verimliliğinin yalnızca içinde bulunduğu fiziksel çevre şartları ve ücrete göre değil sosyal ve psikolojik etkenlere de bağlı olduğu ortaya koyuldu.1935 ABD’de dönemin başkanı Franklin D. Roosevelt büyük buhran ile beraber artan işsizlik nedeniyle emekli, engelli ve ölüm aylığı, işsizlik sigortası gibi halen günümüzde de var olan kavramları uygulamaya geçirdi.1940 Büyük Buhran’dan sonra büyük şirketler, işgücü alımı, çalışanları elde tutmak, motive etmek ve çalışanların performanslarını artırmak için personel yönetimi/insan kaynakları alanında uzmanlaşmış personele sahip olmanın gerekliliğini anladılar.1945 Cornell Üniversitesi, insan kaynakları yönetimi alanında üniversite düzeyinde eğitim veren dünyadaki ilk işletme okulu oldu.2010- Firmalar insan kaynaklarını bir destek işlevinden ziyade stratejik bir iş ortağı olarak görmeye başladılar.İnsan kaynakları yönetimi bu dönemlerden sonra da hala gelişmeye devam etmektedir ve kendi içine yeni kavramlar (ödüllendirme, motivasyon vs.) katmaktadır. "Önemli şeyler bir anda yapılamaz; ufak şeylerin bir araya getirilmesiyle oluşur."Vincent Van Gogh Devamı...
Silo Nedir? Silo Etkisi İş Hayatınızı Nasıl Etkiler?Özellikle orta ve büyük ölçekli şirketlerin en önemli organizasyonel sorunlarından bir tanesi, yapı içerisinde farklı sebeplerle oluşan silolardır. Öncelikle silonun ne demek olduğunu açıklamak isteriz; sözlük anlamıyla silo, birbiri ile bağlantısı olmadan bağımsız bir takım silindirik biçime sahip kapalı depolama alanı demektir. İş hayatındaki silo ise, aslında dikeyde kendi işini harika yapan ama o işin organizasyonun bütününde işleyebilmesi için, o dikeyin dışındaki gerekleri, ilişkileri ve diğer uzmanlıkları çok da umursamayan iş yapış biçimidir. İş hayatımızda siloyu görmemizin sebebi ise şirket içinde oluşan silo etkisidir. Silo etkisi ise aynı şirketin veya departmanın bünyesinde çalışmalarını yürütseler bile diğer birimlerle veya kendi içerisinde iletişimin olmaması, ortak hedeflerin iyi belirlenmemesi ve kapalı iletişimin tercih edilmesidir. Silolar günlük iş akışında kendilerini çok net bir şekilde belli ederler. Günlük yaşamınızda “bu bizim işimiz değil” “bu konu ile biz ilenmiyoruz” “onların yapması gerekiyor” gibi cümleleri birçok kez duymuşsunuzdur, silo etkisi maalesef artık her yerde. Bölümler arası siz-biz ayrımlarının sıkça yapıldığı, işleyişin düzenli devam etmesi için aralarında bilgi alışverişinin doğru yapılması gereken departmanlar arasında gizli kalın duvarların örüldüğü, birimlerin organizasyon hedefine değil kendi hedeflerine odaklandığı bir düzende şirketin dışa dönük olması, iletişimin güçlenmesi, hedeflerin belirlenmesi ve en önemlisi şirketin bir ekip bir bütün olarak hareket edip hedeflerine ilerlemesi oldukça zorlaşır. Peki bu kadar önemli bir etki yaratan silo etkisi neden oluşur? Silo etkisinin zararları nelerdir? 1. Silo etkinin oluşmasının başlıca sebepleri şunlardır; Yönetimsel eksikliklerİş planının iyi belirlenememesiİletişim eksiklikleriÇalışanların rollerinin iyi belirlenememesiŞirket hedeflerinin doğru yansıtılamamasıGünümüzde iş yeri kültürü oluşturma çabalarının, geri bildirime verilen önemin, yeni bakış açılarına duyulan özlemin ve iş birliği içerisinde verimliliği arttırma çalışmaların artması silo etkisini öncelikli çözülmesi gereken bir sorun haline getiriyor. Organizasyon içerisinde bu kadar öneme sahip silo etkisi çözüme kavuşturulmazsa zararlarla sonuçlanabilir.2. Silo etkisinin başlıca zararları şunlardır;Yükselecek işletme maliyetleriMotivasyon kaybıÜretkenliğin ve bağlılığın azalmasıOrganizasyonun karar mekanizmasını yavaşlamasıKaynakların boş yere harcanmasıParçalara ayrılmış bir yapıda çalışmak veya bulunmak hem çalışan hem de müşteri deneyimini oldukça olumsuz etkileyen bir durumdur. Çalışanlar şirkete değil kendi birimlerine ve yöneticilerine aidiyet duygusu kurarlar. Başka birimler ile bir araya geldiklerinde iletişim kurmakta zorlanır, başka birimlerden geri bildirim almaktan hoşlanmaz, hatta üst yönetimin birime müdahalesine bile izin vermezler. Bazen iki farklı birimin yöneticisinin kendi içlerinde yaşadıkları kişisel problemler bile silo etkisine sebep olabilir. Yöneticiler kaynakları, yönetimindeki personelleri ve verileri yanlış kullanabilirler. Siloların oluştuğu gözlemlendiğinde ve silo etkisi hissedildiğinde şirket bu etkiden kurtulmak için özel ve yenilikçi yaklaşımlar göstermek zorunda kalır. 3. Silo etkisinden kurtulmak için bazı yapılacaklar;Öncelikle şirket ve çalışanları için ortak bir duygu oluşturacak vizyon, misyon belirlenmelidir.Yönetim ve yetki konusunda belirsizlikler ortadan kaldırılmalıdır.Birim yöneticileri de dahil herkesin benimseyeceği ortak hedefler konulmalıdır.Birimlerin birlikte ve düzenli çalışması için projeler sunulmalıdır. Gerekli durumlarda çalışanları belirli dönemlerde farklı birimlerde görevlendirmelidir.Yönetim kadrolarında, karar ve yönetim eksikliklerinin giderilmesini sağlamalıdır.Şirket içinde ortak alanların arttırılması ve kullanımı teşvik edilmelidir.Silo etkisinin kaldırılması için birçok farklı uygulama yapılabilir. İnsanların ve şirketlerin birbirilerini takip ettiği, bilgi alışverişinde bulunduğu, gözlem ve deneyimin ön plana çıktığı günümüz iletişim çağında silo etkisinde olan şirket mevcut potansiyelini ortaya çıkaramaz, rekabet gücünü elinde tutamaz ve işbirlikçi, inovatif ve özgün olması beklenemez.Siloların oluşması zaman alır ve ortadan kaldırılması için de belli bir çaba ve zaman harcanmalıdır. Burada en önemli nokta yönetimin kararlı olması ve iş birliğine verdiği önemden vazgeçmemesidir. Başarılı olan her şirket iyi bir çalışan ve müşteri deneyimi yaratır. Yukarıda saydığımız zararlardan etkilenmez, potansiyelini ve yenilikçi yaklaşımını sürdürür. Devamı...
Bir grup bilim insanı 5 maymunu araştırma yapmak için bir odaya kapattı. Odanın ortasında üzerinde muzlar olan bir merdiven duruyordu. Maymunlardan biri merdivene çıkıp muzları almaya çalıştığında bilim insanları kalan 4 maymunu birkaç sefer soğuk su ile ıslattılar.Bir süre sonra maymunlar merdivene çıkıp muzları almaya çalışan maymunları dövmeye başladılar.Sonrasında hiçbir maymun merdivene çıkıp muzları almaya cesaret edememeye başladı.Bilim insanları bu maymun grubunun içine yeni bir maymun dahil ettiler. Yeni maymunun odaya gelir gelmez yaptığı ilk şey merdivene çıkıp muzlara ulaşmaya çalışmak oldu ve diğer 5 maymunda ona hemen saldırdı.Yeni gelen maymun birkaç kere daha merdivene yönelip dövüldükten sonra merdivene dokunmaması gerektiğini öğrenmişti.Maymunlar ilk seferler haricinde bir daha hiç soğuk suyla ıslanmamış olmasına karşın yine de merdivene çıkmaya ve muzlara ulaşmaya çalışan diğer maymunları dövüyorlardı.Eğer maymunlara, merdivene ulaşmaya çalışan maymunu neden dövdükleri sorulduktan sonra cevap alabilselerdi, muhtemelen cevap “Ben de bilmiyorum, burada işler böyle yürüyor.” olurdu.Yukarıdaki yazımızda maymunların odada oluşturdukları kurum kültürüne ve toksik kurum kültürüne kısaca değinelim. Kurum Kültürü Nedir? Belirli insan topluluklarınca oluşturulan ve kurum çalışanları tarafından paylaşılan değerler, inançlar, beklentiler, normlar ve semboller bütünüdür. Toksik kurum kültürü nedir ve işaretleri nelerdir?Toksik Kurum Kültürü:Toksik kurum kültürü, çalışanların aralarında sağlıksız iletişimlerini ve çatışmalarını sürdürmeye olanak tanıyan politikaların ve yönetim tarzlarının hâkim olduğu bir işletme ortamıdır. Toksik kurum kültürü çalışanların ve işletmelerin profesyonel olarak büyümelerinin önüne bir engel olarak çıkmaktadır.Toksik Bir Çalışma Ortamı: Kötü, düşmanca veya zorbalık içeren davranışların kurum kültürünün bir parçası haline geldiği bir ortamdır. Bu ortamda bu tarz davranışlar artık normalleşmiştir. Çalışanlar toksik çalışma ortamında streslidir, birbirleriyle sohbet edemezler. Toksik Bir Kurum Kültürünün İşaretleri:1. Çalışanların diğerleri tarafından dışlanması ve dedikodu yapılması normal hale gelmiştir. 2. Çalışanlar kalitesiz iletişimden dolayı koordinasyon eksikliği ve geri bildirim eksikliği yaşarlar.3. Çalışanlar, iş arkadaşlarına ve yöneticilerine güvenmezler.4. Empati kuramayan yöneticiler nedeniyle çalışanların mutluluğu geri planda kalmıştır.5. Çok sayıda çalışan, toksik kurum kültürüne sahip işyerlerinde kısa süreler çalışıp işten ayrılırlar.6. İş yerinde gizlice yapılan zorbalık; çalışanları korkutan, utandıran veya tehdit eden şekildedir ve sözlü veya duygusal şekilde yapılır.7. Çalışanlar iş ve özel yaşamları arasında sıkışıp kalmışlardır. Nereye gideceğinizi biliyorsanız herhangi bir yol sizi oraya götürecektir. Devamı...
Başvuruların yoğun olduğu ilanlarda kullanılan mülakat türüdür.Bir işe alım uzmanı tarafından organize edilebileceği gibi birden fazla işe alım uzmanı ile de olabilir.Amaç; ilanda bahsi geçen işin tanımı ve niteliğinin uygunluğuna göre adayları sahadaki davranış ve tutumlarını değerlendirip ön eleme yapmaktır.İşe alım uzmanı, mülakatta öncelikle işin ana kriterlerinden bahseder ve adayların bu kriterlere uygunluğu tespit edilir. Bu tespitte kriterlere uygun adaylar; yazılı ya da sözlü olarak, test ya da senaryoya dayalı olay yorumlama ve kriz anı davranış analizi için değerlendirmeye alınır. Bireysel değerlendirmenin yanı sıra mülakattaki tüm adaylar gruplandırılır. Adayların test ya da senaryoyla ilgili yorum, analiz ve davranışları incelenir. İşe alım uzmanı bu değerlendirmede; adayların ekip çalışmasına yatkınlığını, iletişim becerisini, liderlik vasıflarını, çalışma amaç ve isteği gibi karakteristik özelliklerini inceler. Bu sebeple bu tür mülakatlarda olabildiğince girişken, katılımcı ve hatta oyun kurucu olmak işe alım uzmanının dikkatini çekmek için önemli ayrıntılardır.Size verilen senaryoda kim olmayı seçtiğiniz, görevdeki yetenek ve yatkınlık her ne kadar o olay için gibi görünse de aslında liderlik, uyum, stres altında çalışma, takım çalışması, uzlaşma gibi firmanın pozisyondan beklentilerine göre adaylar grup mülakatlarında izlenerek değerlendirilir.Mülakatta konuya ne kadar hâkim olduğunuz değil nasıl yaklaştığınız, bakış açınız ve uygulama yöntemleriniz önemlidir. Durağan, çekimser ve pasif kalmayarak, hata dahi yapacak olsanız fikrinizi, tepkinizi ve düşüncenizi beyan edin.Cesur, samimi, içten ve girişimci olun.Diğer adayların sözünü kesmeden, iyi bir dinleyici, grubun fikir üreteni hatta popüleri siz olun.Size verilen senaryoda seçtiğiniz karakterin görevine olan yatkınlığınız değerlendirilse de aslında genel olarak sizin liderlik, uyum, stres altında çalışma, takım çalışması, uzlaşma gibi yetkinlikleriniz de bu mülakatta değerlendirilir. Mülakat boyunca heyecanınızı, korkularınızı iyi yönetin ki bu duygularınız mimiklerinize, sesinize ve konuşmanızın akışına engel olmasın.Davranış ve beyanlarınız rahat ve bir o kadar da profesyonel olmalı. Bu şekildeki özgüvenli davranışınız ile liderliğinizi, aktifliğinizi ve girişkenliğinizi sergilemiş olacağınızdan işe alım uzmanının dikkatini çekmiş olursunuz. Ancak dikkat çekeyim derken mülakat süresince işe alım uzmanı ile göz göze gelmemeye çalışın. İşe alım uzmanı yokmuş gibi, olayın içine girip duruma uyum sağlayarak ve sahiplenerek, artık o işte çalışıyormuşçasına davranın.Tüm bu hususlara özen göstermeniz sonucunda bu mülakat türünde başarı kaçınılmaz olacaktır. Devamı...
Performans Değerlendirme Küçük çocuk bir bakkal dükkanına girdi, kola kasasını aldı ve dükkânın hemen dışında duran kulübedeki telefonun altına koydu. Telefonun tuşlarına yetişebilmek için kola kasasının üzerine çıktı ve 7 haneli telefon numarasını tuşlamaya başladı.Dükkânın sahibi çocuğu gözlemlemeye ve aradığı kişi ile aralarında geçen diyaloğu dinlemeye başladı:Çocuk kadına, “Hanımefendi, bana çimlerinizi kesme işini verebilir misiniz?” diye sordu.Kadın, “ Hâlihazırda çimlerim ile ilgilenen biri var.” diye yanıtladı.Çocuk ise, “Hanımefendi, çimlerinizi kesen kişiye ödediğiniz ücretin yarısına çimlerinizi keserim.” diye cevap verdi.Telefondaki kadın şu anda çimlerini kesen kişinin yaptığı işten son derece memnun olduğunu söyledi.Kadının sözleri karşısında daha da hırslanan çocuk bu sefer de,” Hanımefendi, çimlerinizi yarı fiyatına kestikten sonra bahçenizdeki yolları da süpüreceğim ve böylece bölgedeki en güzel bahçeye sahip olacaksınız.” dedi.Kadın yeniden şu anda çimlerini kesen kişiden çok memnun olduğunu ve bahçesini başka birine emanet etmek istemediğini söyledi.Küçük çocuk kadına iyi günler dileyip telefonu, yüzünde bir gülümseme ile kapattı.Bütün konuşmayı dinleyen dükkân sahibi çocuğun yanına doğru gitti ve “Oğlum, senin azmini beğendim bu yüzden sana bir iş teklifinde bulunmak istiyorum.” dedi.Küçük çocuk, “Teşekkür ederim ama ben zaten çalışıyorum. Telefonda konuştuğum kişinin çimlerini ben kesiyorum. Sadece çalıştığım işteki performansımı ölçüyordum. “ dedi. Yukarıdaki hikâyenin bahsettiği performans değerlendirmeyi aşağıda kısaca inceleyelim.Performans değerlendirmenin ilk adımları Elton Mayo ve arkadaşlarının ünlü Hawthorne deneylerinde üzerinde çalışmalar yaptığı çalışan memnuniyeti ve üretkenlik arasındaki ilişki sayesinde ortaya atılmıştır ve sonrasında işletmenin bir parçası haline gelmiştir. Performans değerlendirmenin modelleri:Öz değerlendirme: Bireyler kendi iş performanslarını ve davranışlarını değerlendirir.Akran değerlendirmesi: Bir bireyin çalışma grubu veya iş arkadaşları tarafından performansının değerlendirilmesi.90 derece değerlendirme: Yönetici çalışanı tek taraflı değerlendirir. En yaygın ve temel olan değerlendirme biçimidir.180 derece değerlendirme: Çalışan ve yönetici birbirlerini karşılıklı olarak değerlendirirler.270 derece değerlendirme: Yönetici, aynı mevkide bulunan çalışma arkadaşı ve çalışan kendini değerlendirir.360 derece geri bildirim değerlendirmesi: Çalışanın üstü, astı, eş değeri, müşterileri ve tedarikçileri gibi, çalışan ile ilişki içinde olan tüm unsurlar çalışanı değerlendirir. Performans Değerlendirmesinin AvantajlarıTerfi: Performans Değerlendirmesi, verimli çalışanlar için terfinin belirlenmesinde yardımcı olur. Verimsiz çalışanlar ise işten çıkarılabilir veya bazı sorumlulukları ellerinden alınabilir.Çalışanların Gelişimi: Sistematik performans değerlendirme prosedürü, değerlendirmeyi yapanların eğitim politikalarını ve programlarını gözden geçirmelerini sağlar. Çalışanların güçlü ve zayıf yönlerini analiz etmeye yardımcı olur, böylece verimli çalışanlara yeni sorumluluklar verilebilir. Seçim Doğrulaması: Performans Değerlendirmesi, değerlendiricilerin seçim prosedürünün geçerliliğini ve önemini anlamalarına yardımcı olur.İletişim: Bir kuruluş içinde çalışanlar ve işverenler arasındaki etkili iletişim çok önemlidir. Performans değerlendirmesi yoluyla üstler astların becerilerini daha iyi anlayabilir ve aralarında güven oluşabilir.Motivasyon: Performans değerlendirmesi bir motivasyon aracıdır. Çalışanların hedeflere yakınlık ve uzaklıklarının bilinmesi ile kişinin verimliliği belirlenebilir. Bu, kişiyi daha iyi bir iş için motive eder ve gelecekte performansının artmasına yardımcı olur. ‘’Kendinizin doğru bir değerlendirmesi, büyüme ve başarı için geri bildirim sağlar.’’ Brenda Johnson Padgitt Kaynakça:https://www.citehr.com/40137-short-meaningful-story.html Devamı...
İki veya daha fazla mülakat katılımcısı tarafından yapılan bir mülakat türüdür.Katılımcılar aynı meslek grubundan olabileceği gibi farklı departmanlardan da olabilir. Mülakat katılımcıları; insan kaynakları işe alım uzmanı, insan kaynakları müdürü, ilgili birimin müdürü ve ilgili işe bağlı 1. derece birim amirlerinden oluşur.Panel mülakatlarında amaç, adayı çok yönlü incelemek ve irdelemektir.Diğer mülakatlarda geçerli olan;* firma hakkında bilgi edinme, işin detayları için ön hazırlık,* mülakata zamanında katılım,* prezantasyon,* mülakat sırasında tam odaklanmak için telefonu sessize alma gibi durumlar bu mülakat için de üst seviyede önem taşır.Katılımcılar, adaya farklı sorular sorarak adayın cevap hızı ve cevabın soruyu ne kadar aydınlattığını, kelime seçimini, konuşma şeklini, heyecanını ve dikkatini ölçmeye çalışırlar. Sakinlik ve kendine güven ön planda olmalıdır.Soruları tek tek , kısa ve öz (gündelik sohbet kelimeleri dışında profesyonel hayatta anlamlı) kelimelerle, soruyu soran mülakatçıya dönük ve göz teması kurarak, güler yüzlü ve pozitif bir eda ile yanıtlamalıyız.Mülakatçılar kalabalık karşısındaki stres yönetiminizi görmek için sizi zorlar ve sıkıştırır; aynı anda kritik sorular sorabilirler, hatta iyi polis-kötü polis taktiği bile kullanabilirler. Bu durumda da yine sakinlik ön planda olmalı, soruyu anladığımızdan emin olarak cevap vermeli ve soruyu tam olarak anlamadıysak tekrar sormalarını da isteyebiliriz. Bu durum herhangi bir sorun teşkil etmez. Mümkün olduğu kadar detaya girmeyecek cevaplar seçilmelidir. Mimiklerin, el ve kol hareketlerinin de bir cevap olduğu unutulmamalıdır.Soruların içerikleri daha çok işin detayı, sizin bu işe yatkınlığınızı, bu işe ne kadar yetkin ve yeterli olduğunuzu öğrenmeye yönelik olacaktır. Bu işi ne kadar istediğiniz, çalışma azim ve istekliliğiniz, yenilik ve gelişime bakış açınız, ekip çalışmasına yatkınlığınız, ekip içi iletişiminiz gibi toplu süreçlere tepkiniz incelenecektir.Panel mülakatı bazen sınav şeklinde yazılı ya da drama şeklinde örnek olaylar baz alınarak bu olaylar karşısındaki tavır, çözüm ve uyum değerlendirilir. Genelde yaşanmış bir olay senaryo edilerek anlatılıp:-bu olay karşısında siz olsanız ne yapardınız? (tepki ölçmek içindir, pozitif bakış açısı ile cevap verilir.)-bu olayda hangi kişi siz olmak isterdiniz / istemezdiniz? (zafiyet ölçmek içindir, arabulucu olmak seçilmelidir.)-bu olayda en reel çözüm nedir? Nasıl yapılabilir? (her iki taraf için de geçerli olacak şekilde en kısa ve en kolay yoldan çözüm seçilmelidir.)Bu mülakat türünü genellikle organizasyon yapısı büyük firmalar tercih eder.Son olarak;Bu mülakatın diğer mülakat türlerinden farkı ve asıl amacı gelecekteki sizi tanımak olduğu için, sabit fikirli ve standart olunmamalıdır.Yeniliğe ve gelişime açık, pozitif bakış açısı ile firmaya değer katacağınız algısı uyandırmak gerekir.‘Eğitilmemiş deha işlenmemiş gümüşe benzer.’ Devamı...
Çalışanları Sınıflama Yaka renkleri ve açıklamaları ile ilgili yazımızın ikinci bölümünde, toplamda 11 yakadan ve hangi meslek gruplarını tanımlamakta kullanıldıklarından bahsedeceğiz.Altın yakaAslında bu yaka çalışanları beyaz yaka olarak da sınıflandırılabilir. Ancak altın yaka, bahsedeceğimiz görevlerde bulunan bireyleri tanımlamakta daha uygun olacaktır.Bu yakaya mensup kişiler problem çözme becerileri, yaratıcılığı ve zekâsı ile karmaşık konuları içeren görevleri üstlenen yüksek vasıflı bireylerdir ve çok aranan mesleklerde çalışırlar. Cerrahlar, teknoloji uzmanları, mühendisler, avukatlar ve pilotlar bu yaka için verilebilecek birkaç örnekten biridir.Yeşil yakaYeşil yakaya sahip kişiler yenilenebilir enerji, doğayı koruma, sürdürülebilirlik gibi konularda çalışırlar. Organik tarım yapan çiftçiler ve çevre dostu araç üretiminde çalışan mühendisler bu gruba örnek verilebilir.Kırmızı yakaDevletin istihdam ettiği her türden çalışanı tanımlar.Pembe yakaPembe yaka, geçmişte kadınlara hitap eden işleri ifade etmek için kullanmıştır.Bu yaka türünde hizmet sektöründen meslekler yer alır.Hostesler, hizmetçiler, resepsiyonistler, sekreterler, hemşireler, güzellik sektöründe çalışanlar ve dadı gibi meslekler pembe yaka için verilebilecek örneklerdendir.Bu mesleklerde erkekler de istihdam ediliyor olsa da bu meslekler genelde kadın yoğunlukludur.Siyah yakaSiyah yaka önceden, madencilik ve petrol endüstrilerinde çalışan ve çalışma koşulları gereği kıyafetleri kirlenip siyah olan ve fiziksel olarak ağır şartlarda çalışanları ifade ediyordu. Günümüzde siyah yakalı çalışanlar genellikle siyah kıyafetler giymeyi tercih eden sanatçılar, grafik tasarımcıları ve video yapımcıları gibi yaratıcı profesyonelleri tanımlıyor.Gri yakaGri yaka, beyaz veya mavi olarak sınıflandırılamayan kişileri ifade eder. Bu yakada çalışanlar hem mavi yaka hem de beyaz yakadan özellikler taşır. Bu yakaya sağlık çalışanları (hemşire vb.) ve nitelikli teknisyenler örnek gösterilebilir.Mor yakaMor yaka hem beyaz hem de mavi yakalı olan vasıflı işçileri tanımlar. Bilgi teknolojisi çalışanları buna bir örnektir. Esas olarak beyaz yakalıdırlar, ancak mühendisler ve teknisyenler gibi aralıklarla mavi yakalı çalışan görevleri de yerine getirirler.Krom yakaKrom yakalı çalışanlar, ileri teknolojik çalışma konsepti için yeni bir terimdir. Bu terim özellikle mavi yakalı çalışanların yerini alan imalatta kullanılan ve işleri otomatikleştiren robotlar için kullanılır.Kahverengi yakaAskeri işleri yürüten, asker çalışanları tanımlar.Renksiz ve yeni ortaya çıkan yaka çeşitleriYakasızYakasız çalışanlar, maddi bir kazanç amacı içinde olmadan sanat için ve/veya gönüllü işlerde çalışan kişileri tanımlar.Yeni yakaYeni yaka, gerekli üniversite eğitimini almadan teknoloji işlerinde çalışmak için gereken teknik ve yazılımsal becerileri edinen çalışanları ifade eder. Bu çalışanların üniversiteden dört yıllık bir diploması yoktur. Bunun yerine, yeni yakalı çalışanlar meslek okulları, yazılım eğitim kampları, teknik sertifika programları, lise teknik eğitimi ve stajlar aracılığıyla eğitim alırlar.“Yazgıların en güzeli, bir insanın sahip olabileceği en büyük hazine, tutkuyla yaptığı bir iş için ona para ödeniyor olmasıdır.“ Maslow Devamı...
Telefon ile yapılan ön mülakatları işveren, genellikle incelemiş olduğu özgeçmişlere istinaden adayı, yüz yüze mülakata davet edip etmemeye karar vermek için yapar. Görüşme esnasında işveren; adaya yapılacak iş hakkında özet bilgi verilebilir.Bu görüşmenin seyrinde işverenin asıl amacı adayın ses tonu, konuşma şekli, yöneltilen sorulara cevabı ile adayın işe istekliliği ve bilgi düzeyi anlaşılır. İşveren olumlu bir izlenim alır ise adayı yüz yüze mülakata davet eder. Bu sebeple; telefon ile olan ilk mülakatta kibar ve pozitif bir ses tonu ile yöneltilen sorulara sakin ve kendinden emin bir şekilde cevap vermek, fazla detaya girmeden özet olacak şekilde soruları yanıtlamak, kendiniz hakkında olumlu ve güçlü yönlerinizi birkaç kısa ancak akılda kalacak şekilde, işe istekli ve yatkın olduğunuzu belirtmek işverenin kararında olumlu bir etki yaratacaktır.Görüntülü görüşme (video konferans) ile yapılan mülakatlarda;Görüntülü mülakat; telefon ve yüz yüze mülakattaki süreçlerin birleşimi gibi düşünülebilir.Aday uzakta, zaman sınırlı ve işin tanımında görsellik ön planda ise bu şekilde mülakat yapılabilir.Görüntülü mülakatta da yüz yüze mülakatta olduğu gibi öncelik mülakata zamanında katılım sağlamak ve prezantasyonun uygunluğudur.Zamanında katılım sağlamak için; bilgisayar, telefon, kulaklık, mikrofon gibi mülakatta kullanılacak cihazlar hazırlanarak ön hazırlığın yapılması,Mülakatta rahatsız edilmeyecek şekilde bir ortamda bulunulması, bulunduğumuz ortamı karşı tarafında göreceğini düşünerekten yanımızda veya arkamızdaki görüntülerin düzenlenmesi,Saç sakal, makyaj, kıyafet konusunda gerekli önem ve ciddiyetin sağlanması, yine cep telefonunun sessize alınarak hazır bulunulması işveren tarafından olumlu bir izlenime mümkün kılacaktır.Görüntülü görüşmede; tıpkı yüz yüze mülakattaki gibi detaylar görüşülüp işe davet adımına geçilmesine mümkün olabilirken bir sonraki mülakata da hazırlık olabilir.Her iki durum için de işverene;İşi yapabilecek yeterlilikte ve yetkinlikte olduğunuzu, işe karşı istekli ve hevesli olduğunuzu, aktif, pozitif ve olumlu olduğunuzu hissettirecek şekilde görüşmenin seyrini sağlamalıyız.’’Başarılı olmak için başarı arzunuz, başarısızlık korkunuzdan daha büyük olmalıdır.’’ Devamı...
Çalışanları SınıflamaÇalışanların profillerini renklere göre ayırmak, ilk bakışta bize çalışan hakkında temel bilgiler vermektedir. Yaka rengine göre çalışanın ne tür bir işte çalıştığı, statüsü, ücreti ve hatta cinsiyeti gibi ayrımlar yapılır. Yaka Renkleri Nasıl Ortaya Çıktı?Mavi yaka teriminden ilk olarak 1924’te; beyaz yaka teriminden ise ilk olarak 1930’larda bahsedilmiştir.Mavi yakalı çalışanlar, 20. yüzyılın başlarında sık sık çamaşır yıkamayı maddi olarak karşılayamadıkları için genellikle kir göstermeyen, ucuz ve dayanıklı mavi kot(denim) ve kambrik gömlekleri tercih etmişler. Bu yüzden çalışanlar mavi yakalı olarak sınıflandırılmışlardır.Beyaz yakalı çalışanlar ise yine 20. yüzyılın başlarında ve ortalarında ofis çalışanları arasında dönemin modası olan beyaz yakalı gömlekleri tercih etmişler. Bu tercihlerinden dolayı çalışanlar beyaz yakalı olarak sınıflandırılmışlardır.Sanayi devriminden sonra meydana gelen yeni endüstriler nedeniyle, iş ortamında sıklıkla giyilen kıyafetlerin renklerine göre birçok yaka çeşidi ortaya çıkmıştır. Örneğin; gri, pembe, yeşil, altın, metal vb.Beyaz YakaBeyaz yaka terimini ilk kullanan kişi Pulitzer Ödüllü Amerikalı yazar Upton Sinclair’dir (1878-1968).Beyaz yaka terimi ofis çalışanlarını tanımlar. Beyaz yaka çalışanlar yoğun olarak zihinsel faaliyetlerde bulunur. Statüleri mavi yakadan daha yüksektir ve ödemelerini aylık olarak alırlar. Beyaz yakaya örnek olabilecek meslekler; muhasebeci, satış ve pazarlama uzmanı, insan kaynakları uzmanı, bankacı vb.Mavi YakaMavi yaka terimi ise işini el emeği ve beden gücü ile yapanları tanımlar. Çalışanlar yaptığı iş için saatlik ücret, haftalık ya da parça başına ücret olarak ödemesini alır. Ancak ücretlerini aylık olarak alanlar da vardır.Mavi yakaya örnek olabilecek meslekler; tekstil işçisi, şoför, fırıncı vb.Beyaz Yaka ve Mavi Yaka Arasındaki Farklarİki yaka arasındaki en ayırt edici özelliklerden biri beyaz yakalı çalışanlar genellikle ofislerde ve masa başı işlerde çalışırken; mavi yakalı çalışanlar genellikle şantiyeler, üretim hatları vb. yerlerde beden güçlerini kullanarak çalışırlar.Diğer bir fark ise eğitimdir. Beyaz yakalıların yaptıkları mesleklerin çoğu diploma gerektirirken mavi yakalı işçiler mesleklerini okuyarak değil çalışarak öğrenirler.Ayrıca mavi yakalı çalışanlar işi işte bırakıp mesai sonrası özel hayatlarına beyaz yakalı çalışanlardan daha kolay geçerler.Diğer yakalardan sonraki bölümde bahsedilecektir.‘’Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir gün bile çalışmış olmazsın.’’ (Konfüçyüs) Devamı...
Özgeçmiş hazırlama teknikleri serimizin dördüncü ve son bölümüne hoş geldiniz!Bu bölümde şimdiye kadar nelerden bahsettiğimizi tekrarlayarak bilgileri tazeleyelim ve özgeçmişe son bir bakış atalım.Şimdiye kadar bahsettiğimiz konular şu şekilde;1. Özgeçmiş nedir ve neden önemlidir?2. Özgeçmişteki fotoğrafınız ile dikkatleri çekin3. Ön yazı ile kendinizden bahsedin4. Kalabalık bir özgeçmişten kurtulun5. Özgeçmişinizde renkli olun6. İş için uygun olduğunuzdan emin olun7. Niteliklerinizi eşleştirin ve işverene nitelikli olduğunuzu gösterin8. Network edinin9. Sertifikalarınızdan bahsedin 10. İlgi alanlarınızı açıklayın11. Sosyal medya hesapları (LinkedIn vs.) ve önemi12. ReferanslarınızÖzgeçmiş hazırlama ile ilgili kalan son birkaç noktaya daha açıklık getirelim ve önemli bilgileri paylaşalım.Özgeçmişinizde herhangi bir kısmı doldururken insan kaynakları yetkililerinin aday taraması esnasında zaman kazanmak için filtre kullandıklarını ve uzun yazıları okumaya o kadar da vakitleri olmadığını unutmamak gerekiyor.Bu sebeple aranan nitelikleri karşılayıp karşılamadığınıza dikkat etmelisiniz. Önceki yazımızda da bahsettiğimiz gibi iş ilanını okumak hatta işveren, insan kaynakları yetkilisi/yetkilileri ve açılan pozisyon için LinkedIn benzeri kariyer portallarında araştırma yapmak, istenilen nitelikleri ve pozisyonu daha iyi kavramanıza yardımcı olur. Ayrıca; görüşmeye çağrılma durumunda, görüşme esnasında firma ile ilgili bilginiz olduğunu insan kaynakları yetkilisine de gösterebilirsiniz. Firma hakkında bilgi sahibi olmanız insan kaynakları yetkilisi tarafından olumlu olarak değerlendirilir.Özgeçmişinizde yazım kurallarına çok dikkat etmelisiniz, ufak hatalar bile insan kaynakları yetkilisinin eleştirel gözüne takılacaktır. Bu hataların önüne geçmek için özgeçmişinizi bir arkadaşınızın kontrol etmesini isteyebilirsiniz.Eğer başvurduğunuz pozisyon ilanını İngilizce olarak yayınlamış ise veya aranan kriterler arasında ileri seviye İngilizce var ise özgeçmişinizi İngilizce olarak yine aynı açıklamalara uyarak hazırlamanız daha anlamlı olacaktır ve insan kaynakları yetkililerinin dikkatlerini çekecektir.Diğer önemli konular arasında kendinizi özgeçmişinizde açıklarken kısa ve net olmak vardır. Kısa ve net olmama durumunda özgeçmişiniz okunamaz hale gelebilir. İnsan kaynakları yetkililerinin dikkatlerini çekmek için kısa bir süreniz bulunur ve bu süreyi doğru kullandığınızda iş görüşmelerine çağrılma olasılığınız da artar.Bu kadar bilgi ve yönlendirmeden sonra web sitemize ücretsiz bir şekilde kaydolup hemen iş aramaya başlayabilirsiniz.Web sitemizde özgeçmiş oluştururken;www.istihhdamofisi.net adresimize girip sağ üstteki “Kayıt ol” kutucuğuna tıklayınız veya (https://istihdamofisi.net/uye_kayit) linkini kullanınız.Kayıt oluşturduktan sonra giriş yaptığımızda sağ üstteki “CV Oluştur” kutucuğuna tıklayıp vermiş olduğumuz özgeçmiş teknikleri ışığında özgeçmişinizi oluşturabilir ve hemen iş ilanlarına başvuru yapabilirsiniz.‘’Gerekli olanı yaparak başlayın, sonra mümkün olanı yapın ve birden göreceksiniz ki imkansızı yapıyorsunuz.’’ Saint Francis of Assisi Devamı...
Geleneksel mülakat olarak da adlandırdığımız yüz yüze mülakat, en çok uygulanan ve tercih edilen türüdür.Ortalama 30 ila 45 dakika arası süren bu mülakatta işe alım uzmanı, adayın CV’sinde belirttiği konuları çeşitli sorular sorarak bir de adayın kendisinden dinler, adayı daha yakından ve detaylı tanımaya çalışır.Şunu belirtmek isteriz ki randevuya zamanında ve hatta 5-10 dakika erken gitmek size artı puan kazandıran etmenlerden biri olacaktır.İşe alım uzmanı ile adayın ilk canlı teması bu görüşmede olacağından ilk izlenim büyük önem arz eder. Bu yüzden kıyafet seçiminde; spor, rahat ve günlük giyimin dışında olacak şekilde; Kadınlarda:Klasik giyim tarzında ütülü, koyu renkli sade bir pantolon veya etek (kumaş ya da keten tercih edilmelidir) üzerine gömlek veya bluz ile hafif bir makyaj, düzenli bir saç şekli, Oxford tarzı düz taban bir ayakkabı ile sade bir çanta seçimi uygun olur.Erkeklerde ise:Saç sakal büyük önem arz edeceğinden, klasik bir saç ve sakal tıraşı, klasik giyim tarzında ütülü, koyu renkli sade bir pantolon (kumaş ya da keten tercih edilmelidir) üzerine gömlek veya polo yaka bir tişört, klasik tarz giyime yakışan bir ayakkabı ile iyi bir kombin yapılabilir.Mülakata girmeden önce telefonu sessize almak mülakat sürecinde sadece mülakata odaklanmanıza ve bölünmemenize imkân tanır, bu sebeple mülakata girmeden önce yapılması daha uygun olur.İlk temas-tanışma anında; gülümseyerek ve kendinden emin bir eda ile tokalaşırken kendinizi tanıttıktan sonra işe alım uzmanının da kendisini tanıtması ile mülakat sürecine başlayabilirsiniz.İşe alım uzmanı ile görüşürken göz teması kurmaktan kaçınmayın, bu dikkatinizin gücünü gösterir. Bacak bacak üstüne atmadan, dik bir duruş ve oturuş, disiplin ve görgü kurallarına olan hakimiyetimizi yansıtır.Adayın başvurduğu kuruma ilgisi, bilgisi ve kurumu niçin seçtiği gibi konular muhakkak konuşulacağından mülakat öncesi kurum hakkında bilgi edinmek de size artı puan kazandıracak durumlar arasında yer alır.Mülakatlarda işe alım uzmanının olumlu yöndeki seçimlerinde belirleyici unsurlardan biri de adayın sorularıdır. Sorular daha çok işin tanımı ve bu tanıma ne kadar uyum sağlandığı ile ilgili olmalıdır. Uzun cümleler olmadan, niyeti ve amacı birlikte ifade edilebilecek şekilde doğru kelimeleri seçerek kullanılması daha kolay anlaşılmaya sebep olur.‘‘Yanlış üslup doğru sözün celladıdır.’’ Devamı...
Sertifikalar, İlgi Alanları, Sosyal Medya Hesapları ve ReferanslarÖzgeçmiş hazırlama teknikleri serimizin 3.bölümü ile adım adım sona yaklaşıyoruz, etkili bir özgeçmişin tüm tekniklerini aktarmamıza az kaldı.Bu bölümde özgeçmişin son kısımlarından bahsedeceğiz;1. Sertifikalar (Eğitimler)2. İlgi Alanları (Sosyal Deneyimler)3. Sosyal Medya Hesapları4. Referanslar 1-Neden sertifika almalıyız?Sertifikalar, insan kaynakları yetkililerinin tecrübe ve eğitimden sonra değerlendirmeye aldığı ve sizin hakkınızda önemli bilgiler veren kısımlardan biridir. Özgeçmişinizde elbette tecrübeleriniz ve eğitim bilgileriniz daha ön plandadır. Ancak bir pozisyona tecrübesiz olarak başvuracaksanız, burada aldığınız sertifikalarla ve bu sertifikaları sunuş biçiminizle başvurduğunuz pozisyon için görüşmeye çağırılma olasılığınız yükselir. Çünkü bu sertifika/sertifikalar, insan kaynakları yetkililerine başvurduğunuz pozisyon ile ilgili olduğunuzu ve teorik bilginizin olduğu mesajını verir.Sertifikalarınızı öncelikle çalışmak istediğiniz pozisyonun gerekliliklerine göre almalısınız. Pozisyonun gerektirdiği sertifikaları veya ileri yetkinliklerin bilgisini açılan ilanlarda bulabilirsiniz. Örneğin; AutoCAD bilen mühendis ya da İngilizce bilen insan kaynakları elemanı gibi ilanları incelediğinizde ihtiyacınız olan sertifikanın hangisi olduğunu anlayabilirsiniz.Çalışmak istediğiniz pozisyon ile ilgili kursları aldıktan sonra meraklı olduğunuz başka alanlar hakkında da kurslar alabilirsiniz tabi; ancak özgeçmişinizde başvurduğunuz pozisyon ile ilgisi bulunmayan sertifika bilgilerine yer vermek sadece kalabalığa sebep olur. Unutmayın ki insan kaynakları yetkililerinin yüzlerce özgeçmiş arasından tarama yaparken size ayıracak çok vakti yoktur. Bu kısa zamanda da özgeçmişiniz kalabalık ve kafa karıştırıcı olmamalıdır.Sertifikalarınızı özgeçmişinize eklerken; sertifikanın tam adını, sertifikayı aldığınız organizasyon ve tarihi yazın. Böylece karşı tarafa düzenli bir şekilde gerekli bilgileri vermiş olursunuz.Sertifikalarınızı özgeçmişinize eklediniz; fakat dikkatli olun, insan kaynakları yetkilisi sertifikalarınız hakkında size sorular soracaktır. Bu yüzden mülakat öncesi aldığınız kurslarla ilgili bilgilerinizi tazelemeniz çok önemli. 2- İlgi alanlarınızı (sosyal deneyimlerinizi) açıklayın!Özgeçmişiniz ile insan kaynakları yetkilisinin dikkatini çektikten sonra kendi kişisel ilgilerinizden bahsettiğiniz ve genellikle kitap okumayı, film izlemeyi severim yazılan kısımda farklı olmaya özen gösterin.İnsan kaynakları yetkililerinin ilgi alanlarınızı sadece boşluk doldurmak için yazdığınızı düşünmemeleri için ilgi alanlarınızı/hobilerinizi özgeçmişinize eklerken spesifik olun. Mesela suç ve gizem romanları okumayı severim, dünya sinemasını yakından takip ederim gibi detaylı bahsedin hatta kısa birer cümle ile açıklayın.Ayrıca sosyal deneyimlerinize, gönüllü katıldığınız korolar, yurtdışından okullar aracılığı ile gelen öğrencilere rehberlik etmek gibi deneyimlerinizi de yazabilirsiniz; buradan insan kaynakları yetkilileri sizin hakkınızda ekip çalışmasına yatkın ve İngilizce biliyor gibi sonuçlar çıkarabilir. 3-Sosyal medya hesaplarınız ile daha çok bilgi verinSosyal medya hesaplarınızı özgeçmişinizde paylaşmak insan kaynakları yetkililerinin sizin hakkınızda daha çok bilgiye sahip olması açısından önemlidir. Özgeçmişinizde paylaşmadığınız diğer özellikleriniz buradan öğrenilebilir. Burada paylaşmanız gereken sosyal medya hesabınız, LinkedIn gibi daha çok çalışma hayatına yönelik olandır. Diğer sosyal medya hesaplarınız özel yaşamınıza odaklıysa paylaşmak doğru olmaz. 4-Referanslarınızı yazarken dikkat edinReferanslarınızı özgeçmişinize eklerken kesinlikle akrabalarınızı eklemeyin. Onun yerine tecrübesizseniz farklı sektörden size referans olabilecek birilerini eklemek daha doğru olacaktır. Tecrübeliyseniz de başvurduğunuz pozisyon ile alakalı bir sektörden referans seçmelisiniz.Referanslarınıza ekleyeceğiniz kişi/kişileri mutlaka bilgilendirmelisiniz ve onaylarını almalısınız. Aksi takdirde insan kaynakları yetkilileri referans araması yaptıklarında özgeçmişinize yazdığınız kişinin haberi ve/veya rızası olmadan eklendiğini öğrendiğinde bu durum sizin hakkınızda kötü bir izlenim bırakacak ve olumlu geri dönüş yapmalarını engelleyecektir."Başarılı olmak için, kalbiniz işinizde olsun ve işinizde kalbinizde olsun." Sr. Thomas Watson Devamı...
Dikkat Çekici Özgeçmiş HazırlamaTekrardan merhabalar, önceki bölümümüzde özgeçmiş hazırlama konusuna bir giriş yapmıştık. Bu bölümde ise insan kaynakları yetkililerinin dikkatini çekecek ve sizi özgeçmiş taramalarında ön plana çıkaracak bir özgeçmiş nasıl olmalı ondan bahsedeceğiz.Önemli noktaları aşağıdaki gibi sıralayıp açıklayacağız. 1. İyi bir fotoğraf ile dikkatleri çekinFotoğrafınız karşı tarafın sizi değerlendirmesi için gerekli olan araçlardan biridir. Fotoğraf aracılığı ile insan kaynakları yetkililerinin dikkatini çekersiniz. İyi görüntü kalitesi ve resmi kıyafetlerle çekilmiş bir fotoğrafla karşı tarafa, yaptığınız başvuruyu ciddiye aldığınız izlenimini verirsiniz. 2. Ön yazı ile kendinizden bahsedinÖn yazı insan kaynakları yetkilileri ile kurulan ilk temaslardan biridir. Bu teması kurarken spesifik bir kişiye seslenmek karşı tarafın dikkatini yakalamanızı sağlayacaktır. Bunun için internet üzerinden gerekli araştırmaları yapmalısınız.Ön yazı, karşı tarafa başvurduğunuz pozisyon için belirli yetenek ve yetkinliklerinizi kısa ve öz bir şekilde vurgulamanın en iyi yoludur. 3. Kalabalık bir özgeçmişten kurtulunBu kısım daha çok uzun bir çalışma hayatına sahip kişiler için; uzun süreli bir deneyimine sahipseniz, her rolünüzü, becerinizi ve sorumluluğunuzu özgeçmişinize dahil etmek zorunda hissetmeyin. Bunun yerine, ilgili olduğunuz pozisyonun gerektirdiği becerilerinizi vurgulayan deneyimlerinizi özgeçmişinize eklemelisiniz.Başvurduğunuz her pozisyona genel özgeçmişinizi göndermek yerine işe göre farklı özgeçmişler hazırlayabilirsiniz. Örneğin, uzman pozisyonuna veyönetici pozisyonuna başvururken iki farklı özgeçmiş hazırlamalısınız. 4. Renkli olunÖzgeçmişinizi renklendirmek ve gerekli yerlerde koyu renk vurgular yapmak özgeçmişinizin insan kaynakları yetkilileri tarafından okunmasını kolaylaştıracaktır. Renklendirmede fosforlu ve uçuk renkler yerine profesyonel ve okunması kolay olan renkler kullanmalısınız.Ayrıca özgeçmişinizi insan kaynakları yetkililerine e-posta ile gönderirken isim-soyisim şeklinde adlandırmayı ve PDF formatında kaydetmeyi atlamamalısınız. 5. İş için uygun olduğunuzdan emin olunAranan nitelikleri karşıladığınızdan emin olun. Pozisyon için dikkate alınmaya ilişkin nitelikler genellikle iş ilanının en altında listelenir veya ilanın sonunda etiketler ile belirtilir. İnsan kaynakları yetkilisi aradığı personeli kısa zamanda bulmak için özgeçmişleri kriterler bazında filtreler ve bu kriterlere dikkat etmediğiniz durumda özgeçmişiniz yapılan filtreler sonrasında gözükmeyebilir. 6. Niteliklerinizi eşleştirin ve işverene nitelikli olduğunuzu gösterinÖzgeçmişinizin başvuruda bulunduğunuz iş ilanıyla eşleşiyor mu? Özgeçmişiniz iş ilanında belirtilen işin niteliklerine ne kadar yakınsa görüşme için seçilme şansınız da o kadar artar. İşverenin istediği nitelikleri özgeçmişinize mümkün olduğunca eklemeye çalışın. Bunun kolay bir yolu olarak ilanda yayınlanan iş tanımını esas alabilirsiniz.Özgeçmişinizde başarılarınıza odaklanabilirsiniz çünkü işveren sadece ne yaptığınızı değil, neyi başardığınızı da bilmek ister. Dolayısıyla özgeçmişinizde iş sorumluluklarınızın yanında başarılarınızdan da bahsedin. Örneğin “Asistan olarak başladığım departmanda müdürümün ani istifası nedeniyle yönettiği süreçlerin bir kısmını devraldım ve oluşan krizleri yönettim. Bunun sonucunda da kısa bir süre içerisinde uzman pozisyonuna terfi aldım” gibi ifadeler kullanabilirsiniz. 7. Network edininÖzgeçmişinizin, doğru kişilerin aracılığı ile işverene ulaşması ve size referans olması görüşmeye çağrılma ve hatta işe alınma şansınızı ciddi şekilde arttırır. Devamı...
Mülakat; sözlük anlamı ile işe alınacak kişiyi seçmek için, adaylarla tek tek ve farklı teknikler kullanarak konuşmak, görüşmek demektir. Ancak, insan kaynakları profesyonelleri gözüyle mülakat, sadece işe alınacak adayın seçimi değil aynı zamanda adayın da kurumu seçtiği bir süreçtir. Mülakatlar, karşılıklı olarak ilk izlenim ve değerlendirmenin olduğu bir buluşma olması sebebi ile de oldukça önem arz ederEn çok kullanılan mülakat türlerini sıralayacak olursak;1- Yüz yüze (geleneksel) yapılan mülakatlar,2- Telefon ile yapılan ön mülakatlar,3- Görüntülü görüşme (video konferans) ile yapılan mülakatlar,4- Sınavlı mülakatlar,5- Panel mülakatı,6- Grup mülakatı,7- Toplu mülakat,8- Kademeli mülakat.Bu mülakatlardan en çok kullanılanı ve önem arz edeni geleneksel yapıdaki yüz yüze mülakat türüdür. Çünkü; yüz yüze mülakat türü aday ile kurumun karşılıklı olarak bilgi ve talep alışverişlerinin en yoğun olduğu türdür.Yüz yüze mülakatta; kurum, aradığı adayın ilgili pozisyona uyumluluğunun görsel elemesini yaparken aday ise kurumun kendine uygunluğunu değerlendirir.Yüz yüze mülakatın sonucu; her iki taraf için de bir sonraki adımların belirleneceği unsurları içerir.Mülakatlarda iyi bir izlenim bırakmak, akılda kalıcı ve etkili bir aday olmak için stratejik durumları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz;* Prezentasyon (sunum, gösterme, tanıtma); Giyim tarzı, kıyafet, ayakkabı, çanta seçimi, saç, makyajda renk seçimi, sakal tıraşı gibi detaylara dikkat edilmesi,* Mülakata zamanında katılım sağlanması,* Mülakat yapılacak kurum hakkında bilgi edinilmesi,* Mülakatı yapacak kişinin adının ve unvanının bilinmesi,* Mülakat esnasında duruş, oturuş şekilleri,* Mülakat esnasında mimik ve uzuv hareketlerinin önemi,* Mülakat esnasında kendimizi tanıtma şeklimiz,* Mülakat esnasında sorulan sorulara yanıt verme şeklimiz.Bu yazı dizimizde mülakat türlerine ve bu mülakat türlerindeki stratejilere değineceğiz. Hedefimiz; Hangi tür olursa olsun fark etmeksizin olumlu bir mülakat süreci geçirmeniz ve talip olduğunuz işe sahip olmanızı sağlayabilmektir.Unutma! ‘İstediğin kadar değil, çalıştığın kadar alabilirsin.’ Devamı...
İyi bir özgeçmiş, başvurularınızda sizi ön plana çıkarır ve hayal ettiğiniz işte çalışma fırsatı yakalamanıza yardımcı olur.Bu yüzden size etkili özgeçmiş hazırlama hakkında 4 bölüm sürecek bir seri hazırladık. Aşağıda serimizin bölümlere ayrılmış konu başlıklarını bulabilirsiniz.1-Özgeçmiş nedir ve neden önemlidir?2-Dikkat çekici özgeçmiş nasıl hazırlanır?3-Eğitimler, sosyal deneyimler, sosyal medya hesapları ve referansların özgeçmiş üzerindeki etkileri4- Özgeçmişe son bir bakışÖzgeçmiş nedir?Özgeçmiş kelimesi Fransızca "Résumé" (özetlemek) kelimesinden gelir. İşverene kariyer hayatınızı özetlediğiniz ve sizin hakkınızda gerekli bilgilere ulaşabileceği kısa ve öz bir yazıdır. İyi hazırlanmış bir özgeçmiş neden bu kadar önemlidir?Özgeçmişin önemini iyi bir şekilde kavrarsak özgeçmişi hazırlarken hangi yönlerimizden bahsetmemiz gerektiğini de daha iyi anlarız. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, özgeçmişin kısa ve öz olması çok önemlidir. Çünkü; insan kaynakları yetkililerinin yüzlerce özgeçmiş içinden ön eleme yaparken derinlemesine inceleme fırsatları olamamaktadır. O yüzden siz kendinizi kısa ve öz bir şekilde ifade etmelisiniz ki insan kaynakları yetkilileri sizin hakkınızda hızlıca fikir sahibi olabilsin. Özgeçmiş, insan kaynakları departmanı ile kurulan ilk temaslardan biridir. Bu aşamada ilgili kişilerin dikkatini yakalamalıyız ki bizim hakkımızda daha fazlasını öğrenmek istesinler. Bu yüzden yapılacak en iyi şeylerden biri özgeçmiş hazırlarken başvurulan pozisyon ile ilgili olan varsa tecrübeniz ya da yaptığınız staj, yoksa aldığınız eğitim veya kurs/kurslar ön plana çıkartmaktır.Bunu bir örnek ile açıklayalım; üniversitede işletme bölümü okurken kısmi süreli olarak da zincir marketlerde reyon görevlisi olarak çalıştınız. Bununla beraber diğer boş zamanlarınızda da kendinizi geliştirmek ve fikir sahibi olmak adına on beş farklı eğitim ve seminere katıldınız. Özgeçmişinizde her ne kadar başvurduğunuz pozisyon ile ilgili bir deneyiminiz olmasa da iş hayatınıza ait bir geçmiş oluşturması adına reyon görevlisi olarak geçen çalışmalarınıza yer vermeniz gerekmektedir. Seminerler tarafından olaya baktığımızda ise mümkün mertebe başvurduğunuz pozisyon ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgili olanları belirtmelisiniz. Diğer bir ifade ile tek bir özgeçmiş yerine pozisyon bazlı özgeçmişleriniz olmalıdır. Çalışmak istediğiniz pozisyon ile ilgili bir iş tecrübeniz yoksa ve/veya ilgili bir bölüm mezunu değilseniz, kurslar sizin özgeçmişinizi desteklemek konusunda yardımcı olacak, alan ile ilgili isteğinizin olduğunu ve bir bilgi birikimine sahip olduğunuzu insan kaynakları yetkilisine gösterecektir.İstediğiniz pozisyon ile ilgili onlarca ilana başvuru yapmanıza rağmen geri dönüş alamıyor olabilirsiniz ancak unutmayın ki Türkiye’de binlerce şirket var ve etrafımız fırsatlarla dolu. Önemli olan özgeçmişiniz ile fark edilir olmanız. Özgeçmiş hazırlama teknikleri serimizin sonunda siz de insan kaynakları yetkililerinin dikkatini çekecek özgeçmişler hazırlayabileceksiniz.Bu bölümümüzde özgeçmiş ile ilgili genel bir başlangıç yaptık. İlerleyen bölümlerde dikkat çekici özgeçmişler hazırlamanın püf noktalarını paylaşacağız. Devamı...
Merhaba, İstihdam Ofisi’ne hoş geldiniz... Asıl konulara geçmeden önce biraz kendimizden bahsetmek istiyorum.2016 Ekim itibariyle kurulan Yakın Danınşmanlık, gelişen ihtiyaçlar ve sektörde fark yaratmak adına 17.01.2022 – 16.01.2025 tarihleri arasında faaliyet göstermek üzere Özel İstihdam Bürosu yetkisi alarak istihdamofisi.net portalını oluşturmaya başlamıştır. Portalımızın kuruluş amacı; seçme ve yerleştirme sürecini objektif, adil ve şeffaf bir şekilde gerçekleştirmektir.Bu blogun amacı ise siz değerli ziyaretçilerimize insan kaynakları, iş hayatı, işe alım ve çalışma hayatına dair güncel mevzuat değişiklikleri gibi konularda bilgi aktarmak ve etkileşim kurmaktır. İstihdam Ofisi’nde; iş hayatına, iş bulmaya ve ilan yayınlamaya dair her şeyi bulabileceksiniz. İstihdam Ofisi Blog Yazılarında Neler Olacak?Yukarıda da bahsettiğimiz gibi blog yazılarımız hayatımızın çok büyük bir bölümünü harcadığımız veya harcayabilmek için çaba gösterdiğimiz işlerimiz ile ilgili olacak. İş dünyası ile ilgili yeni trendler, mülakatlar, iş hayatında stres yönetimi gibi hepimizin öneri alma konusunda ihtiyaç duyduğu konular hakkında yazılarımız olacak. Bizi takip ettiğiniz sürece iş, süreçler ve bizi etkileyen diğer konular hakkında bilgiyi güncel ve doğru bir kaynaktan keyifli okumalar yaparak alacaksınız. Blog yazılarımızda bahsedeceğimiz ana konular şu şekilde:1- İş hayatı2- Özgeçmiş hazırlama hakkında öneriler3- İşe alım uzmanının gözünden adaylar4- İşe alım sürecinde fark yaratmak için ipuçları5- Yeni iş alanları/meslekler6- Bordro hakkında genel bilgiler7- Güncel insan kaynakları konuları"Hayatın bizlere sunduğu en iyi ödül, buna değecek bir işte çalışma şansıdır." – Theodore Roosevelt Devamı...